İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “az-orta hasarlı” raporunu gerekçe göstererek yıkma kararı aldığı belediye hizmet binasıyla ilgili Mimarlar Odası İzmir Şubesi bu karara tepki göstermiş, Oda Başkanı Dr. İlker Kahraman, “O dönemin koşullarında yapılmış bir mimari eserdir. Konak Meydanı’nın büyüklüğü yeterlidir. Yeni bir alana da gerek yoktur. Bina güçlendirilerek hizmet vermeye devam etmelidir” demişti. Soyer’in kararına bir tepki de Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin düzenlediği Kent Hakkı programına katılan dünyaca ünlü Mimar Emre Arolat’tan geldi. Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin YouTube kanalı üzerinden yapılan canlı yayının moderatörlüğünü, Prof. Dr. Deniz Güner ve Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Yıldırım yaptı. Programda, kısa bir süre önce yıkım kararı alınan İzmir Büyükşehir Belediye binası ve Konak Meydanı’ndaki diğer yapılar konuşuldu. “İzmir’in bu tür bir dönüşümle muhatap olması, hakikaten üzücü bir durum. Bu kararı, ancak İzmir’i ve İzmirli olmayı çok önemsemeyen ve hatta kentlerin üst üste gelebilme durumunu, kentlerin en büyük zenginliği olduğunun farkında olmayan insanlar verebilir” diyen Emre Arolat, rövanşist bir yaklaşım İstanbul, Ankara ve hatta dünyada birçok şehirde olduğunu ifade etti. Arolat, “Seçilmişlerin ve atanmışların gelip geçici olduğunu hatırlamaları ve kent adına böyle önemli bir karar verirken düşünmeleri gerekir. Az hasarlı bir binanın yıkılma kararının alınmasını, bilgi eksikliğine veriyorum. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, benim gördüğüm, bildiğim kadarıyla çok aydın, eşitlikçi, toplumcu ve bu konulara açık olabileceğini düşündüğümüz biri. Bu tür konularda bazı noktalarda aydınlanmanın olması gerekir” diye konuştu. Büyük bir yanlış olur Mimar Emre Arolat, programda yaptığı konuşmada, “Ben İzmirli değilim ama çok arkadaşım var, iyi bilirim oradaki hayatı ve İzmir’in temsil ettiği değerleri. Ancak İzmir’i ve İzmirli olmayı çok önemsemeyen insanlar yıkma kararı verebilir. Yazıktır, günahtır. Herhalde bilgisizliktendir diye düşünüyorum. Biraz kentlilik bilinci olan, biraz bulunduğu coğrafya ile yaşadığı ortamla ilişki kurmayı bilen birisi, bu yapılar ve bunların bütünsel olarak oluşturdukları atmosferin çok önemli olduğunu bilir. Bu yapılar, Türkiye’nin çok önemli bir dönemini temsil eder. O anlamda elimizden ne geliyorsa yapalım ve bu işe karşı çıkalım. İnanılmaz büyük bir yanlışlık olur. Yıkılmak istenen yapıların çoğu rehabilite edilmeye uygun, çok da kolay yapılabilecek işler. Hatta mekan olarak yetersizlerse ilave de yapılabilir. Bu yapılar kentin ruhunu, kentlilik bilincini oluşturan yani kent hafızası denilen bir kavramı oluşturur. Bunu önemseyen ve bunun ne olduğunu bilen bir kimse bu yapılara dokunmayı aklının ucundan bile geçirmez” dedi. “İzmir Hükümet Binası benim mimar olmaya karar verdiğim yapıdır” “İzmir Hükümet Binası benim için çok özel bir yapıdır. Bina projesi benim mimar olmaya karar verdiğim projedir. Benim annem de babam da mimar. İlkokulda okuldan döndüğümde evde kimse olmadığı için ofise giderdim ve ofiste en sevdiğim yer maket odasıydı. Bir gün İzmir Hükümet Binası’nın yarışması vardı ve hükümet binasının maketini incelediğimde diğer maketlerden farklı, alt bölümlerinin tam olarak bitmediğini farkettim ve sordum, neden bu yapıların altı boş bırakılmış diye ? Bana şöyle anlattılar; İzmir’de bir rüzgar var ve denizden eser buradaki yapılar duvar gibi rüzgarın içeri doğru girmesine izin vermez. Biz de yapının altını olabildiği kadar açık bıraktık ki rüzgar onun arkasındaki bölgelere gidebilsin. O sırada dehşete düştüğümü hatırlıyorum. Ben mimarlığı sadece yakışıklı, güzel binalar yapıyor sanıyordum. Bu çok karmaşık, zor ve ciddi birşey olmalıydı, bir yapının arkasına rüzgar geçirmesi gerektiğini düşünerek bir şey tasarlamak çok büyüleyici gelmişti ve o zaman mimar olmaya karar verdiğimi hatırlıyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi’de onları çok güzel tamamlayan bir binadır. SSK binasını yeni öğrendim yıkılması gerektiğini çok üzücü hakikaten. Halkın sahip çıkması gerekir Portekiz Lizbon’da 1950’lerde yapılan bir binadan örnek veren Arolat, “Eski bir mimari apartman, yerinde ve özelliğini bozmadan güçlendiriliyor. Bunun gibi eski yapılar İzmir’de de çoktur. Anlatmak istediğim, bir toplum içselleştirip sahip çıkıyor, diğeri de sahip çıkmıyor. Yöneticilerin bir kısmının gerçekten rövanşist bir saikle ve aslında bir tür dönemin yapılarını silme veya yok etme öngörülerini anlıyorum. Bunun arkasında çok net bir ideolojik bir duruş var. Buna katılır ya da katılmazsınız, ben kişisel olarak bunu çok anlayışla karşılıyorum. Bir ideolojiyi, ancak başka bir ideolojiyle alaşağı edebilirsin. Ama diğeri halkın bu yapılara sahip çıkması gerekir. Halk bu konuyu umursamaz, boşverir ve önemsemezse yıkılır bu binalar. Bu tür yapıların hele ki yarışma ile yapılan bu binaların yıkılması kültürel bir suçtur. Bir tür bilimsel bir mesele olarak ele alınması gerekir. Ortak bilim aklının aldığı kararlarla yapılması gerekir” diye konuştu. Kentler biriktire biriktire zenginleşir Emre Arolat, “Londra’ya gittiğinizde her türlü yüzyıldan sembolik, o yüzyıla ait, o dönemin yapılarını görürsünüz. Bizim yaşadığımız coğrafyada bu çok yok, bu yapıları yok ederek değil de biriktirerek yol almak gerekir. Avazımız çıktığı kadar bağırmamız gerekir. Bunu İzmirlinin yapması lazım, karşı çıkılması gerekir. Kentte yapılan müdahalelerle ilgili söz sahibi olması lazım. Ben bunun kültürel bir görev olduğuna inanıyorum. Bizler hepimiz bu döneme aitiz ve gelip geçiciyiz, bizler birer faniyiz, bizden önceki kuşakların bize kazandırdıklarını bir sonraki kuşağa devretmemiz gerekir. Bizim görevimiz bu olmalı. Yeni şeyler de yapılır, ama kentler anca biriktire biriktire zenginleşiyor. Hem kültürel olarak hem ekonomi olarak hem de her türlü kamusal zenginlik olarak kentlerin biriktiyor olması birtakım yapıların eskimesine izin veriyor olması gerekiyor” diye konuştu. Prof. Dr. Deniz Güner’in, İzmir Büyükşehir Belediye binasının başka bir yapının kopyası olduğu ile ilgili söylenen sözleri sorması üzerine Mimar Arolat, “Bu binaya kopya denilerek bu binanın değerini hafifletmeye çalışmaktır. İki nedenden dolayı olabilir, biri kötü niyetten diğeri de bilgisizlikten olabilir. Bir dönemin yapılarının benzerlerinin olması hatta benzer bir ruhu taşıyor olması kadar doğal bir şey olamaz. Yani o zaman şunu söylediğimiz zaman kim karşı çıkabilir, Selimiye, Süleymaniye’nin bir kopyasıdır. İzmir Büyükşehir Belediye binası gibi o dönemin ruhunu taşıyan birçok yapı vardır. Bunun gibi birçok yapı birbiri ile tutarlılık içeren davranış biçimlerini içeren yapılardır” diye yanıt verdi.