Bardacıklar yettiğinde talancılar çeker gider
Mustafa Akbaş

Güzelbahçe.. Yarımada'nın giriş kapısı.. Narlıdere, Urla, Seferihisar, Çeşme ve Karaburun'la çevrelenen, İzmir'in halen nefes alınabilir metropol ilçelerinden biri. Son dönemde villalar sıklaşsa da yüksek katlı çirkin binalardan görmediğiniz, sadece birkaç kilometre ilerlediğinizde zeytinliklikler, meyve bahçeleri ve çam ağaçlarıyla buluştuğunuz bir vaha... Balıkçıları, balık restoranları, rahatlıkla yüzülebilen lacivert ve tertemiz deniziyle özellikle İstanbul'dan göç eden eğitimli ve varlıklı kesimin de ilk tercihi.. Saydığımız tüm bu güzellikleri besleyen önemli de bir damar var Güzelbahçe'de... Halen geleneksel yaşam biçiminde direnen, tertemiz havasını soluduğu bağlarında, bahçelerinde gününü geçiren, ömürlerini uzatan kavuniçi poşulu, temiz yüzlü Ege insanları...

Dün Güzelbahçe'de o insanlar için en önemli günlerden biriydi. Övünerek bahsettikleri bardacık incirinin kürsüye çıktığı Payamlı Festivali başladı. Güzelbahçe’nin Payamlı Köyü’nde 7’ncisi düzenlenen bardacık festivali, bu yıl da birbirinden renkli görüntülere sahne oldu. Biz de festivali yerinde takip edelim, coşkuya ortak olalım dedik. İyi de yapmışız…

Payamlı, Güzelbahçe’ye sadece 13 kilometre uzaklıkta yer alan, şirin bir Ege köyü… Güzelbahçe’nin içinden tepelere doğru dolana dolana çıkılan bir yolu var. Yukarılara tırmandıkça nasıl muhteşem bir manzara ile karşılaşıldığını görmeniz gerekiyor. Olağanüstü bir körfez manzarası, çam ağaçları, meyve bahçeleri, bağlar, bostanlar… Dallarda sarkan yemişleri, bardacıkları, mor üzümleri, elmaları gördükçe insan ne kadar bereketli topraklarda yaşadığını bir kez daha anlıyor. Ve bunun ne denli insani ve önemli olduğunu idrak ediyor…

Kıvrıla kıvrıla giden dar yollar bizi şirin mi şirin Payamlı Köyü’ne götürdü. Festivali düzenleyen Güzelbahçe Belediyesi, öylesine profesyonelleşmiş ki bu işte, her detayı düşünmüş. Henüz Güzelbahçe’nin girişinden itibaren her 300-500 metrede festivalin yapılacağı Payamlı Köyü’nü işaret eden tabelalar var. Çok önemli yol ayrımlarının olduğu yerlerde ise mutlaka bir belediye görevlisi… Dolayısıyla İstanbul’dan, Ağrı’dan bile gelseniz bu festival için, elinizle koymuş gibi bulursunuz Payamlı Köyü’nü… Zaten festivalin tanıtımları da günler öncesinde tüm yerel ulusal basında ilan edilmiş, önemli arterlerdeki bilbordlar afişlerle süslenmiş, el ilanları, duyurular, anonslar yapılmış… Yani anlayacağınız sağır sultana bile Payamlı Bardacık Festivali duyurulmuş.

Engebeli bir arazide yer alan Payamlı Köyü’ne yaklaştığımızda ise doğal olarak otopark sıkıntısı ile karşılaştık. Çünkü köyde düzlük alanlar yetersiz. Belediye bunu da düşünerek otobüsler ve servisler kaldırmış, vatandaşları da bu araçlarla gelmeye çağırmış… Girişteki belediye görevlileri ise birbirleri ile koordineli bir şekilde, gayet nazik araç sürücülerine yardımcı olarak otopark sorununu çözüyordu. Törenin yapıldığı meydana yaklaştığımızda ise cıvıl, cıvıl bir kalabalıkla karşılaştık. Herkes halinden son derece memnundu. Köylüler gayet insani koşullarda standlarını açıp başına geçmiş, bardacıklar tezgahta altın gibi salınıyor, çocuklar koşturup oynuyor, turistler bol bol civardan ve festival alanından fotoğraflar çekiyordu. Su, yiyecek, içecek, tuvalet, gölgelik gibi tüm sorunlar belediye tarafından düşünülmüş ve gerekli tüm önlemler alınmıştı. İkram aracı bile getirtilmişti.

İZMİR MODEL OLUYOR

Tören de hiç öyle insanları sıkacak cinsten değildi. Başta Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mustafa Özuslu, son derece kısa ve insanı bunaltmayan, güzel konuşmalar yaptılar… Türkiye’ye model olan İzmir’in tarımsal kalkınma modelindeki ısrarını vurguladılar… Köylüyü yüreklendirdiler… Betonu değil toprağı, rantı değil insanı savundular… Ortada, çok ağır sorunlarla boğuşan 81 milyonluk Türkiye’ye umut olacak güzel bir tablo vardı. Galiba artık bu ülkede güneş batıdan doğacak gibi…

Tarımsal Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği (Köy-Koop) Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer de protokoldeki yerini almıştı. Her zaman olduğu gibi üreticiyle yine içiçeydi, samimiydi, içtendi, yanlarında olduğunu hissettiriyordu… Ancak protokol masasından mor üzümleri aşırmaya çalışan Payamlılı minikleri de ihmal etmedi. Gözleriyle sevdi hepsini ve gülümsemesini eksik etmedi… CHP Güzelbahçe İlçe Başkanı Çağlayan Bilgen ise ev sahipliği misyonunu eksiksiz yerine getirdi. Tek tek misafirlerle ilgilenip hal hatır sordu.

Halk oyunları gösterileri ve çeşitli etkinliklerle festivalin ilk günü tamamlandı. Neşeli kalabalık, yine o muhteşem dağ yolundan dolana dolana evlerinin yolunu tutu. Ellerindeki birer ikişer kiloluk bardacık poşetleriyle… Bana sorarsanız, İzmir’de yaşayıp da sadece 1 saatlik mesafedeki bu festivale gelmemek büyük kayıptır.

Diğer yandan, bunca güzel duygu ve düşünceler içinde, Kaz Dağları ve ülkede yaşanan çevre katliamları da insanın aklından çıkmıyor. Bir tarafta Kanadalı şirketin okyanus ötesinden gelip altın çıkarmak için Anadolu’nun bakmaya kıyılamayan ormanlarını kesmesi ve bize kurak bir vahşet bırakması; diğer tarafta bardacıklarla güzelleşen, güzelliği tüm yüreklere yayan Payamlı Köyü… Hangisi daha güzel… Bence bardacıklar yettikçe talancılar gidecek, çocuklar güldükçe fidanlar yeşerecektir... Hep birlikte mücadeleye devam…



Sayfa Adresi: http://www.sonkaleizmir.com/yazar/Bardaciklar-yettiginde-talancilar-ceker-gider/393