Başkan Tugay: ''İzmir'i de İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni de önünüzde diz çöktürmeyeceğim''

Türkü ERBİL/SONKALEİZMİR-Alsancak ve Kordon'da dün meclis üyeleri ve belediye başkanları ile beraber çöp toplayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, grevin 5. gününde ilçe belediye başkanları ve meclis üyeleri ile bir araya geldi. Bornova Belediyesi Meclis Salonu'ndaki toplantı sonrası süreçle ilgili detaylı değerlendirme yapan Başkan Tugay dikkat çeken mesajlar verdi.

“İKİ ÖNEMLİ GÜNDEM”

Bugün yapılan toplantıda iki önemli gündem olduğunu belirterek açıklamalarına başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Mevcut grevle ilgili durum değerlendirmesi yaptık. Süreci konuştuk. Görüş alışverişi yaptık. Bundan sonra ne yapmamız gerektiği konusunda önerilerde bulunduk. İkinci önemli konu da grevin neden olduğu aksamalar var. Çevre ve insan sağlığına zarar veren sağlık açısından öne çıkan temizlik konusu. Kurban Bayramı arefesindeyiz. Özel olarak yapılması gereken çalışmalar var. Kurban kesim yeri, satış alanları ile ilgili bir ilaçlama çalışmasının da yapılması lazım. Bunların hepsi belediye ile ilgili biz belediyeler olarak vatandaşımızın bu hizmetlerin aksamasından kaynaklı sorun yasamalarını istemediğimiz için nasıl aksiyon alabiliriz bunları konuştuk” diye konuştu. 

YARGI ÇALIŞANDAN SONUÇLANIR

Dün yapılan saha çalışmasının planlı bir çalışma olmadığının altını çizen Tugay, “Dün aksam o görüntüyü görünce “Ben bu şehrin Belediye Başkanıyım bu tablonun böyle olmasına izin veremem” diyerek grevde olmayan arkadaşlarımızla böyle bir çalışma başlattık. O esnada şube başkanı gelip “Bunu yapamazsınız!” diyince orada bir hatırlatmada bulunduk. O da şudur: Çalışmama kararı alma hakkı bütün işçilerde var. “Ben çalışmıyorum” diyebilirsiniz. Sendika böyle bir karar alabilir. Siz de ona uyabilirsiniz. Sendika grev kararı aldığında o greve katılıp katılmama hakkı özgürce kullanacağınız bir haktır. “Ben grev hakkımı kullanacağım, çalışmayacağım” derseniz maaşlarınız durur, sigorta ödemeleriniz durur ve artık çalışmadığınız için evinize gidersiniz. Grevle ilgili böyle bir şey var. İş yetinizi de terk etmeniz gerekiyor. Hukuken durum budur. Greve katılmama kararı almış kişilere de saygı duymak zorundasınız. Hatta işini yapmak isteyene engel olursanız bu bir suçtur. Hukuki sonuç iş kaybına kadar gidebilir. Burada hem çalışanlarımız hem sendikalar bir hata yapıyorlar. Greve katılma hakkı var ama katılmama hakkı olanları da kabul etmelisiniz. Herhangi bir sendikanın greve katılmayanlara “Sendikadan atacağım” deme hakkı yok. Böyle bir şey yapamaz. Sendika kimsenin babasının çiftliği değildir. Canlarının istemediğini oradan atamazlar. Yasaya uygun olmayan şekilde çalışanı sendikadan atarım, haklarından mahrum ederim diyen varsa yargı çalışandan sonuçlanır” ifadelerini kullandı. 

“TEHDİT EDİYORLAR”

“Bu grev kararı alındığından beri İzmir’de Genel İş Sendikası Şube Yöneticileri ve Ege Bölge Temsilcisi açıkça ve aleni olarak çalışanları sürekli tehdit ediyorlar” iddiaları ile açıklamalarına devam eden Tugay, “Sizler yürüyüşlerde insanları görünce gönülden bir katılım olduğunu düşünüyorsunuz.  Bize gelen bilgiler tam olarak öyle değil. Çalışanlar şunu söylüyorlar: “Neredeyse iki saatte bir yoklama alınıyor. ‘Gelmezseniz sizi sendikal haklardan mahrum ederiz, sizi sendikadan atarız’ diye tehdit ediliyoruz. Bu nedenle alana gitmek zorunda kalıyoruz. Diğer kötü alışkanlık ise bunu hak gibi görüyorlar, çalışanların işini yapmasına engel oluyorlar. Birkaç gün önceki fotoğraf aklımdan gitmedi. Park Bahçeler Şantiyesi'nin girişine bir başkan sandalye koydu geçişi engelledi, sendika kıyafeti giyen insanlar girişi kapattılar. Belediye başkanları ilçelerde yapılmak istenen çalışmalara yol kapatılarak engel olunduğunu anlattılar” diye konuştu. 

“İZMİR HALKI HAKLILIĞIMIZI ANLAMIŞ DURUMDA”

Dün akşam Genel İş 2 No’lu Şube Bakanı Ercan Gül ile aralarında yaşanan diyalog hakkında konuşan Tugay, “'Bu çöpleri toplayamazsınız bu bizim ekmeğimizle oynamaktır’ dediler. İyi de bunlar halkın sağlığı ile oynamak değil mi? Kendim belediye başkanı olarak çaba göstermeye geldim. Herhangi kimseyi bir iş yapmaya zorlamadım. O görüntü ortadan kalksın diye çalışma başladık. Önce esnaftan sonra meclis üyelerimizden sonra da belediye başkanlarımızdan gelen destekle konu büyüdü. İzmir halkı bu olayda haklılığımızı anlamış durumda. Yaptığımızı onayladılar, destek oldular” dedi. 

“KABUL EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

Dün de, bugün de, yarın da her zaman sendika ile görüşmeye hazır olduklarını belirten Tugay şöyle devam etti:

“Arkadaşlarımız her türlü görüşme talebine karşılık veriyorlar. Biz o masada tekrar tekrar 6 aydır anlatıyoruz. Belediyenin teklif olarak masaya gelen rakamlar Türkiye’de belediye çalışanlarına verilmiş en yüksek rakamlardır. Bu rakam Genel İş’in imzaladığı hiçbir sözleşmede geçmiş değildir. Buna rağmen “Eşit işe eşit hizmet” sloganıyla referans aldıkları tek şey ben göreve gelmeden önce önceki belediye başkanının diğer sendika ile yaptığı anlaşmadır. Toplantıda söyledim tekrar ifade ediyorum. Çalışanlarımızın hakları bizim garantimiz altındadır. Onların haklarını en üst düzeyde vermek bizi sadece mutlu eder. 23 bin kişiyi kapsayan bir toplu iş sözleşmesinde o rakamları verirsek bunu İzmir Büyükşehir Belediyesi bütçesinin kaldırması mümkün değil. Aradaki farkın en kısa zamanda düzeleceğini defalarca kez söyledim. Ben göreve geldikten sonra Ağustos ayında farkı kapatalım diye TİS’de olmadığı halde yüzde 7’lik bir artış yaptık. Bunun nedeni diğer sendika ile Genel İş arasındaki fark kapanmasını amaçladık. Şu anda masada verilen teklif bu yüzde 7 ile beraber yüzde 38 oranına tekabül ediyor. İki belediye başkanı ile görüştüm bu oranların en az 20-25 bin lira altını verdiklerini söylediler. Türkiye'de en iyi rakamları veren belediyeyiz. Bizim uzlaşma açısından kapımız açık. En iyi teklifi verdik, bundan ötesine gitmemiz sorumsuzluk olur. Bu şu anlama gelir: İzmir halkına hizmet etmemek, belediyeyi ödeyemeyeceği borcun altına sokmak, sigorta ve vergi yükünün artması anlamına gelir. Bunun tamiri kısa zamanda olmaz. Bu dönemde insanlarımızın yaşayacağı mağduriyetle bizim siyasi olarak da ayıbımız ve utancımız artar. Bütçemize göre akıl ve mantık çerçevesinde hareket etmek zorundayız. Sendikanın bunu anlaması gerekiyor. Çalışanların üzerinde baskı kurmayı bırakıp bizimle uzlaşmaya gelmesi gerekiyor. Üzülerek izliyorum bu birilerinin siyasi fırsatçılığı konusuna dönüşmüş durumda. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni sendikal haklara, işçi haklarına karşı olan insanlar gibi göstermeye çalışıyorlar. Siz Türkiye'nin 80 ilini görmeyeceksiniz hatta İzmir'de CHP’li olmayan belediyeleri görmeyeceksiniz, Türkiye’nin genel ekonomisiyle ilgili belediyelerimize yapılan baskılarla ilgili konuları kaleye almayacaksınız, onlar sizin için önemli olmayacak, bir günde 5 tane CHP’li belediye başkanın tutuklanmış olması sadece İstanbul’da 8 ilçe ve büyükşehir belediye başkanının tutuklanmış olmasını önemsemeyeceksiniz Türkiye'de herkesin umudu olmuş CHP’nin kalesi gibi yıllardır yönettiği İzmir'de; sadece CHP burayı yönettiği için yapılanabildiğiniz, örgütlenebildiğiniz İzmir’de CHP’li belediyeyi hedef alacaksınız. Bunun hiçbir vicdanla kabul edilmesi mümkün değil” 

“İSTİSMAR EDİYORLAR”

“Bu durumu siyaset fırsatçılığına dönüştürme çabası içinde olanlara sesleniyorum” diyerek konuşmalarına devam eden Tugay, “İzmir dışında bu ülkede 80 şehir var. İzmir’de belediyeler dışında da çalışan bir sürü şirket var. Profesörler, doktorlar, öğretmenler, polisler biz bu kadar maaş almıyoruz diyorlar. Emekliler aldıkları maaşla hiçbir şey halledemez durumda. Ve İzmir Büyükşehir Belediyesi böyle bir ortamda son bayramda yaptığı gibi sosyal destekler sağlamaya çalışıyor. Bir kamu kaynağı kullanıyor. Bu da halkın vergilerinden geliyor. Belediyenin kasasına me para giriyorsa halkın parası. Çalışanlarımıza yüksek ücretler verelim diğerlerine hizmetlerimizi yapmayalım mı? Sendika yöneticileri yalan söylüyorlar. Bize “Ücretlerimizi açıklıyorsunuz. Bizi zor durumda bırakıyorsunuz” diyorlar. Kendileri basına konuşuyorlar. Siyaset fırsatçılarına soruyorum. Samimi değiller, fırsatçılar. Duyguları istismar ediyorlar” dedi. 

“İKTİDARA TALİBİZ”

Sendika yöneticilerinin yalan söylediklerini belirten Tugay, şunları kaydetti:

 “Yalan söyleyerek uzlaşmaya varılmaz. Bize ücretleri açıklıyorsunuz zor durumda kalıyoruz diyorlar ancak kendileri buldukları en düşük rakamlı bordroları paylaşıyorlar. Belediyede kim hangi ücreti alıyor diye paylaşsak onun ne kadar büyük yalan olduğunu herkes görecek. Bizim derdimiz işçimizle halkı karşı karşıya getirmek değil. Burası fabrika değil. Kar eden bir kurum değil. Vatandaşın vergisinden belediyeye düşen payımız var. Ancak hizmet edeceğimiz insan 4,5 milyon insan. Bir grubu memnun edemeyiz. Tamamına hizmet etmeliyiz. Okuluna, camisine, yoluna, köyüne her yerine suyu, kanalizasyon, temizlik, gibi birçok hizmet götürüyoruz. Biz hizmetleri yapmak zorundayız. Bütçemizi doğru kullanmalıyız. Bu anlayışa birileri işçi düşmanlığı diyor. Lanet olsun onlara bunun adı işçi düşmanlığı olabilir mi? Bu ülkenin tüm insanlarına hizmet etmek için üzerimize ne düşerse onu yapacağız. Başka türlüsü adaletsizliktir. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi kriz yaşadığı ortamda İzmir gibi bir şehirde CHP'li belediyeler üzerinden siyaset fırsatçılığı yapanlar halkı ikna edemez ve küçük azınlık olarak kalacaklar. Biz bu ülkede iktidara talibiz. Bunun için adaletimizi hem TİS masasında hem de sokakta çöp toplarken göstereceğiz. CHP'li başkanlarından ve örgütünden kimse başka bir şey beklemesin. İşçileri kışkırtmaya çalışanlar, yurttaşları kışkırtmaya çalışanlar dikkat etsinler. Onlara bu soruyu sorsunlar neden İzmir? Bunca adaletsizlik varken dut yemiş gibisiniz. Cılız eylemler dışında bir olayınız yok. İzmir'de sokakları çöpe çevirmek, işçileri tehdit etmek kimin yaptığı şey? Amaçlar ne ve kime hizmet ediyor? 500 bin oyumuz var, Hamza Dağ'a verseydik seçilemezdin diyorlar. Bir belediye başkanına engel olma hadsizliğini göstermezsiniz. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz, tehdit eden sizsiniz. Sendikal haklarınızdan ederim diye tehdit ettikleri insanlara dönüp bakın. Şehrimiz baksın, insanlarımız baksın. Tüm baskılara ve tehditlere karşı biz burada dimdik ayaktayız. Bu şehre sahip çıkmaya devam edeceğiz. Halkımızı dayanışmaya davet ediyoruz. Bu sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal çağrısı değil tüm fırsatçı ve yalancılara karşı yapılan bir çağrıdır. Biz İzmirli olmaktan gurur duyuyoruz. Ahlaksız, saygısız hiçbir tutumun içerisinde olmayacağız. Sorumsuz hiçbir kararın altına imza atmayacağız. Sorumluluk sendikadadır. Sendika muhatabı çalışanlardır. Çalışanlar bu durumu doğru değerlendirmeli ve sendikayı ikna etmelidir. Ben umudu koruyorum ancak çözümsüzlük noktasına getiren olursa onu çözmek benim boynumun borcudur. Gereğini yapacağım. "

“PEŞİNDE KOŞTUĞUMUZ ŞEY MASADA UZLAŞMAK”

Genel merkezin kendilerine desteği hakkında sorulan soruya yanıt veren Tugay, “Ülkemizin siyasi gündemi ağır, mitingler gerçekleşiyor. Bizimle de arayıp ilgileniyorlar. Genel merkezin destekleyici tavırlarını görüyorum. Yereldeki temsilcilerimizin çabasını yeterli görmüyorum. Sıkıntı olduğunu kabul ediyorum. Bizim su an peşinde koştuğumuz tek şey masada uzlaşmak ve anlaşmak” diye konuştu.

“SİZ BU MÜCADELENİN NERESİNDESİNİZ?”

Uzlaşı masasında yeni bir ücret talebi güncelleme girişiminin olup olmayacağı hakkında sorulan soruları yanıtlayan Tugay, “Ben kurban pazarlığı yapabilen bir insan değilim. Arkadaşlarımızla yaptığımız ölçümlerle 59 binden başlayan 76 bine kadar artan fiyat teklifinde bulunduk. Uzun uzun çalıştık. Bu mağduriyetler bitsin dedik. Gelebildiğimiz net rakam 65 binden başlayan ve 80 bin liraya çıkan bir rakam. Bununla ilgili yapabileceğiniz her şeyi yaptık. En yüksek belirleyelim orda kalalım. O da pazarlık yapmak değil sonuç almak amacıyla indirildi. Genel –İş’ in neyin altına imza attığına bir bakın. İzmir Büyükşehir’e gelince böyle kaplan aslan da neden diğer belediyelerde böyle değil? Bu siyaset fırsatçılığını neden yapıyorlar? CHP'ye zarar vererek neyi amaçlıyorlar. Böyle bir dönemde yapacağınız bu mudur? İzmir’i çöpe boğmak, insanları toplu ulaşımdan mahrum bırakmak, başka yerlerde ağzınızı açmamak, 5 belediye başkanının hapse atıldığı gün DİSK’in Genel Başkanı ve Genl-İş’in Genel Başkanı ile miting yapıp orada ücret pazarlığı yapmak mı? Bu mu bu ülkeye sahip çıkışınız? Sadece bizim belediye çalışanlarımızın iyi ücret almasıyla Türkiye'nin sorunları çözülmeyecek. İzmir’in çöpe boğulmasıylai İzmirlinin sağlığının bozulmasıyla Türkiye’nin sorunları çözülmeyecek. Biz sizin dostunuzuz, bizim sayemizde örgütlendiniz. Bunu nasıl istismar edersiniz? Bu haksızlığı nasıl yaparsınız? Bu bana değil, belediye başkanlarına değil, CHP’ye de değil izmir’e yaptığınız haksızlıktır. İzmir bunu hak etmiyor. İzmir'in demokrat, laik, cumhuriyetçi insanları CHP'ye önce bu şehri; sonra değerlerini emanet etti. Sonra CHP’nin kalesi olmayı emanet etti. Siz bu anlayışın bu mücadelenin neresindesiniz? Siyaset fırsatçılarına söylüyorum: Biz sendikayla anlaşamadık diye hemen ortaya çıkıp sendika için çok büyük mücadeleler veriyormuş gibi sanki iktidara talipmiş, siyasi karşılık veriyormuş gibi kalkıp bu açıklamayı yapmanın ne anlamı var. Niye işçimizle aramıza girmeye çalışıyorsunuz? Bu kışkırtmanız ayıp değil mi? Ülkenin hali böyleyken; esnafımız, çiftçimiz, emeklimiz bu haldeyken bu mudur sizin meydan okuyabileceğiniz yer? İzmir’i de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne de önünüzde diz çöktürtmeyeceğim!” açıklamalarında bulundu.