İzmir'de kamu çalışanları isyanda... ''Enflasyon farkını 'Zam müjdesi' olarak vermek aklımızla dalga geçmektir''

1 Temmuz 2022 Cuma   16:09

SONKALEİZMİR- KESK İzmir Şubeler Platformu, "TÜİK'in rakamları gerçeği yansıtmıyor, halk ve kamu emekçileri geçinemiyor" başlığıyla Konak'ta bir basın açıklaması yaptı.

“Sayılar gerçeği yansıtmıyor, halk ve kamu emekçileri geçinemiyor”,  “TÜİK’in enflasyonu değil sokağın enflasyonu gerçek”, “Güvenilir bir TÜİK istiyoruz”, “TÜİK gerçek enflasyondan haberin var mı?”, “3600 düzenlemesi ile ek gösterge adaletsizliği artıyor”, “Adil bir ek gösterge düzeni insanca bir yaşam istiyoruz” yazılı dövizler taşıyan kamu çalışanları, hükümete tepki gösterdi.

“TÜİK’in sayıları yalan, yoksulluk gerçek” ve “İnsanca bir yaşam istiyoruz” yazılı pankart açan kamu çalışanları adına basın açıklamasını KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem sözcüsü Bülent Karakaş okudu.

Karakaş, TÜİK aracılığı ile düşük gösterilen sanal verilere rağmen resmi enflasyonun yüzde 73,5, gıda enflasyonunun yüzde 91, ulaştırma enflasyonunun yüzde 108 ile son 24 yılın zirvesine çıktığını vurguladı.

"YOKSULLUK SINIRI 20 BİN 500 TL"

Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyonun ise TÜİK'in resmi rakamlarının en az iki katı olduğunu savunan Karakaş, şunları söyledi:

"Gittikçe ağırlaşan koşullarda 6 milyon kamu emekçisi ve emeklisi olarak bizler değil,  ülkede bulunan bir avuç insan dışında herkes 'geçinemiyoruz' diye haykırırken siyasal iktidar bunları duymuyor. Bu ülkenin emeği ile geçinen yüzde 99’u olarak bizler her geçen gün daha fazla yoksullaştık.  Yüzde 1 ise servetine servet kattı. Bir kamu emekçisinin 20 yıl önceki ücreti, asgari ücretin 3,5 katına denk gelirken bugün bir kamu emekçisinin ücreti asgari ücretin 1,5 katına denk geliyor. Peki, asgari ücret mi arttı? Hayır. Asgari ücret 20 yıl önce de açlık sınırının altındaydı, bugün de altında. Bugün 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin 400 TL iken  yoksulluk sınırı ise 20 bin 500 TL’yi aştı."

ZENGİNLERE AKTARILAN 150 MİLYAR TL'Yİ AŞTI

Karakaş, Kur Korumalı Mevduat Sistemini de eleştirirken, "Bizim cebimizden alıp bankada mevduatı olan zenginlere aktarılan tutar 150 milyar TL'yi aştı. Üstelik dolar birkaç ay içinde hızla yükseldi, bugün 17 TL’ye dayandı. Kısacası bu soygun sisteminin faturası da bize kesildi. Bu da yetmedi. Şimdide Gelire Endeksli Senet (GES) adı altında ülkenin en önemli Kamu İktisadi Teşebbüslerinin bütçeye aktarılan hâsılat paylarına göz diktiler. Fatura kabardıkça kabarıyor. Önümüze konulan son fatura ise ek bütçe faturası. Bakmayın adının ek bütçe olduğuna. İktidar mevcut bütçeye tam 1 trilyon 85 milyarlık ek ödenek istiyor. Bununla bütçe giderlerinde yüzde 61.7,  bütçe gelirlerinde ise yüzde 73.4 artış hedefleniyor. Yani söz konusu olan bir ek bütçe değil, adeta duble bütçe. Peki, yılın bitmesine 7 ay varken, üstelik bizzat Maliye ve Hazine Bakanı daha 10 gün önce bütçenin 125 Milyar TL fazla verdiğini açıklamışken nerden çıktı bu duble bütçe?" diye konuştu.

"AKLIMIZLA DALGA GEÇMEKTİR"

Bütçe açıklarının vergilerle halkın sırtına yüklendiğini savunan Karakaş, şunları söyledi:

"Uzun lafın kısası her yıl olduğu gibi kamu emekçilerine kaşıkla verilen kepçe ile alınmak isteniyor. Bunun için yasal hakkımız olan enflasyon farkını iktidarlarının bir lütfü gibi göstermeye çalışıyorlar. Oysa 6 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin maaşı 2022 yılı temel alındığında şu ana kadar sadece  yüzde 7,5 artmıştır Buna karşın 2022 yılında ek ödenekle bütçe gelirleri  yüzde 73,5,  yükü bize yıkılan vergiler ise  yüzde 101,3 artmaktadır. İktidar özellikle vergi gelirindeki yüzde 101’lik artış oranı ile kendi emrindeki TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarını yalanlamaktadır. Bu koşullarda milyonlarca kamu emekçisine ve emekliye 'maaşlarınız bayramdan önce enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı ile birlikte yüzde 40 civarında artacak' diye avutmaya çalışanları burdan kınıyoruz. Bu enflasyon farkını zam müjdesi olarak vermeniz aklımızla dalga geçmektir. Zaten bu verilen enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı cebimize girmeden uçup gidiyor." 

Karakaş, hükümete şu 5 öneriyi sundu:

"-Tüm kamu emekçilerinin, emeklilerin kümülatif maaşı-ücreti 2022 yılı için en az vergi oranı artışı oranı yani yüzde 101 oranında artırılmalıdır.

-Bunun 7,5 puanlık kısmı Ocak- Haziran maaşlarımıza zaten yansımıştır. Buna önce yüzde 75 oranında gerçek enflasyon farkı eklenmelidir.  Ardından yüzde 7 olan “toplu sözleşme” artışı eklenmelidir.

-Mevcut durumdaki gelir vergisi tarifesinde, dilim tavan-tabanlarında veya vergi oranlarında ek bütçeye paralel artış yapılmalıdır. Aksi durumda maaş artışları cebimize girmeden gelir vergisine gidecektir.  

- Son olarak önce iktidarın bütçeyi tek başına belirleyip ardından toplu sözleşme masasında “bütçe imkânlarımız el vermiyor” diyerek bizleri hedeflenen çarpık enflasyon rakamlarına mahkûm bırakma politikasına artık son verilmelidir. 

- Emekçilerin, sendikaların, halkın bütçeye katılma hakkı önündeki engeller kaldırılmalıdır. 2023 bütçesi hazırlıklarına başlanacak olan önümüzdeki Ekim ayında toplu sözleşme masası kurulmalıdır. En düşük kamu emekçisinin geliri maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır."

3600 EK GÖSTERGE TEPKİSİ

Mecliste görüşülecek 3600 ek göstergenin ise valilerin, bürokratların, genel müdürlerin maaşlarını şişirirken, kamu emekçisini sefalet ücretine ve düşük emekli aylığına mahkum edeceğini savunan Bülent Karakaş, "Eşit adil olmayan ve iddia edildiği gibi 5,5 milyon kamu personelini kesinlikle kapsamayan bu düzenlemenin değiştirilmesi için TBMM'ni göreve çağırıyoruz, bürokratları, kendinizi düşünmeyi bırakın. Kamu emekçileri arasında ayrımcılığı artıracak tasarıyı düzeltin" dedi.



Sayfa Adresi: http://www.sonkaleizmir.com/haber/Izmir-de-kamu-calisanlari-isyanda-Enflasyon-farkini-Zam-mujdesi-olarak-vermek-aklimizla-dalga-gecmektir-/117138