CHP Milletvekili Av. Kılıç, sözlerine, “Bugün 21 Mart Nevruz Bayramı. Bir uyanış, direniş; baharın kışa, mazlumun zalime, haklının haksıza, yaşamın ölüme direnişi Nevruz. Hepinizi bu duygularla selamlıyorum.” diyerek başladı. “Unutmayacağım, benim için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” Kılıç, bir babanın, depremin 5. gününde enkazdan çıkarılan 7 yaşındaki kızının cenazesini ambulansa vermek istemediğini, "Beş günde cesedini zor buldum, şimdi ambulansa verirsem ben buna da bir daha ulaşamam" dediğini aktararak, “Birlikte babanın yavrusunu perdeye sardık. Şimdi, o babanın devlete, Meclis’e, siyaset kurumuna, milletvekillerine güvenini nasıl sağlayabiliriz; bağırıp çağırmaktan, kavga etmektense bence onu konuşmamız gerekiyor. Biz bu güveni nasıl sağlayacağız, biz bu babaya, analara, bu yaralı insanlara, bu insanların yüreklerine yeniden o devlet sevgisini, Meclis’e olan saygıyı, milletvekillerine olan, siyaset kurumuna olan çözüm umudunu nasıl sağlayacağız, bence onu konuşmamız gerekiyor.” diye konuştu. “Hem o davanın hem diğer tüm davaların takipçisi olacağız” “Onlar çocuklarının cinayete kurban gittiğini düşünüyorlar ve herkes -kim onay verdiyse- cezalandırılsın istiyorlar. 3 kez mühürlenmiş burası, 3 kez mühürlenen bir otele yeniden turizm sertifikası verilmiş. Mesela ‘Onlar ceza almayacak mı?’ diye soruyor aileler. ‘Yapımında dere kumu, çakıl kullanılmış, kimse görmedi mi?’ diye soruyor aileler. En son, Genel Başkanımıza demişler ki: ‘Tabii, biliyoruz, çocuklarımız geri gelmeyecek ama adalet istiyoruz; lütfen, peşini bırakmayın, ceza alsınlar.’ O otelde deprem değil aslında, gözünü para hırsı bürümüş katiller katliam yaptı. Biz takipçisi olacağız, hem o davanın hem diğer tüm davaların takipçisi olacağız.” “Depremzedelerin bir de ‘oyzede’ olmamasını sağlamamız gerekiyor” “Öncelikle, depremzedelerin bir de ‘oyzede’ olmamasını sağlamamız gerekiyor. Oylarını kullanmaları için tüm partilere görev düşüyor. Hepsinin sandığa gidip iradelerini sandığa yansıtmalarını sağlamamız gerekiyor. 14 Mayıs’tan sonra ucu kime dayanırsa dayansın tüm suçluların bağımsız mahkemelerde yargılanmasını sağlamamız gerekiyor ve depremzedelerin bir kuruş bile ödemeden yeniden yuvalarına sahip olmalarını sağlamamız gerekiyor. Bu ülkeye bundan sonra akılla, bilimle, doğayla uyumlu kentler kurmamız gerekiyor ve tabii ki belki de en büyüğü demokrasiyi getirmemiz, insan haklarını getirmemiz gerekiyor. Ben inanıyorum ki yapılacak bu seçimde karanlık, kötülük, zalimlik kaybedecek, iyilik güzellik ve mazlumlar kazanacak diyorum.”
Kılıç, Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremin ardından, Şanlıurfa ve Adıyaman'da da sel felaketiyle bir kez daha yıkıldıklarını kaydetti. Kılıç, 1999 yılında Marmara Bölgesi’nde, 2011’de Van’da, 2020’de Elazığ’da ve İzmir'de depremler meydana geldiğini anımsatarak, “Çok kez bu çatı altında deprem komisyonları kuruldu; çalıştılar hatta çalışmasını tamamlayan son Deprem Komisyonunun ben de üyesiydim, aylarca uğraştık, 500 küsur sayfalık bir rapor çıktı ama sonuç, bir kelimesi bile yasalaşmadı. Şimdi, Meclis’in bitmesine bir iki hafta kaldı, bir daha Komisyon kuruldu. Sonuç ne mi olur? Zihniyet ve sistem değişmediği sürece yine depremler olur, yine komisyonlar kurulur ve bu böyle sürüp gider.” dedi.
CHP Milletvekili Av. Sevda Erdan Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Deprem meydana geldikten 18 saat sonra Onursal Adıgüzel ve milletvekili arkadaşlarımızla Adıyaman'a ulaştık. Orada o gün ve sonrasında gördüklerimizi ve yaşadıklarımızı hayat boyu unutmayacağız ve unutmamamız da gerekiyor. Şimdi görüyorum; gündem seçim, ittifaklar, liste savaşları. Bugün gönlüm elvermedi depremden başka bir şey konuşmaya. Şimdi Adıyaman'da, Hatay'da, Maraş'ta, Malatya'da halen çadır, konteyner bekleyenler var; bölgede çamurda, yağmurda hala yalın ayak gezen çocuklar var; daha acısını, kaybını yeni yeni anlamaya başlamış ağıt yakan analar, babalar var. Onları bu liste savaşlarına kurban etmeyeceğiz, hatırlatmaya ve bu kürsüden depremzedelerin yaralarını bir kez daha seslendirmeye devam edeceğiz. Ben bölgeden ayrılırken de buna söz verdim, bu da benim vicdan borcum.
Enkaz altındakilerin yardım çığlıklarının yavaş yavaş sessizliğe bürünmesine, kefensiz cesetlere, kopan bacaklara, kollara, kendi öz yeğenini çıkarmak için vinç bulamayan Abdurrahman vekilimizin gözündeki çaresizliğe, 30 saat sonra bir tas çorba içen polislere, elleriyle kazarak yakınlarını çıkarmaya çalışan depremzedelere, daha da burada anlatmaya vicdanım elvermez birçok acıya tanıklık ettim. Yüreğimde bunlar hep bir sızı olacak, unutmayacağım ve benim için de bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Buradan ben de bağırıp çağırabilirim, ‘vay devlet vardı’, ‘vay devlet yoktu.’ Burada kavga edebiliriz, kimimiz gülebiliriz konuşmalara, kimimiz ağlayabiliriz, birbirimizi susturabiliriz burada, televizyonlarda da çıkan vatandaşlar susturulabilir ama gören gözler, yaşayan yürekler, vicdanlı olan herkes vatandaşların bölgedeki yalnızlığını, çaresizliğini gördüler.”
Adıyaman İsias Otel'de 30'dan fazla tur rehberi ve KKTC’li öğrencilerin can verdiğini belirten Av. Sevda Erdan Kılıç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu’nun KKTC’de aileleri ziyaret ettiğini ifade etti. CHP Milletvekili Av. Kılıç, o ailelerin sözleri ve sorularının olduğunu ve birkaçını okumak istediğini kaydederek, şunları belirtti:
“Biliyoruz, ne o yavrularımızı ne ülkemizdeki diğer can kayıplarını bir daha getirebiliriz ama buradan bir söz vermemiz gerekiyor.” diyen CHP Milletvekili Av. Kılıç, konuşmasını şöyle tamamladı: