Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslendi. İmamoğlu, "İnsanlar tutuksuz yargılansın, bir an önce iddianame düzenlensin" dedi. İmamoğlu, "Çiğnenen millet iradesi tecelli ettiğindeyse, ülkemiz elbet huzur bulacak ve yaratılan kuşatmadan hızlıca kurtulacaktır. Mücadeleyi fitnede yarışanlar değil, elbet hak, hukuk ve adalet diyenler kazanacaktır. Millet büyüktür." düşüncesini dile getirdi. "HUZUR, GÜVEN, ADALET DUYGULARI YERLE BİR" Özellikle mevcut iktidara oy vermiş AK Partili ve MHP'li vatandaşlarımız; İktidar bu yılı aile yılı ilan etti. 2024 yılı emekli yılı ilan edilmişti ve 2 yıldır emeklilerimiz tarihimizin en yoksul ve perişan dönemini yaşıyor. Ne yazık ki 2025 yılı da aileler için yaşanan büyük ve derin yoksulluğun yanı sıra, Aile hukukunun ve hassasiyetlerinin tümüyle çiğnendiği uygulamalar ile anılacak. Bu yıl ailelerimiz başta olmak üzere toplumun büyük bir kesiminin huzur, güven ve adalet duyguları yerle bir edilmiştir. Koltuk hırsının ve ihtiraslarının mahkumu olmuş bir avuç muhterisin yürüttüğü ve tasarladığı operasyonlar, ailelerin iffetine, haysiyetine, onuruna, maneviyatına, değerlerimize ve inancımıza büyük zarar vererek toplumsal bütünlüğümüzü yerle bir etmektedir. "BİRÇOK NAMUSLU İNSAN NEZARETTE PİSLİK İÇİNDE BEKLETİLİP HUKUKSUZCA TUTUKLANDI" İnsanlar sahur vaktinde, gece karanlığında ailelerinin ve çocuklarının yanından, yüzlerce polisin ve jandarmanın baskınları ile gözaltına alınmıştır. Çağrılmaları halinde her birisi gelip ifade verecek birçok namuslu insan, 5 gün nezarette pislik içinde bekletilip ifade işlemi ile hukuksuzca tutuklanmıştır. Bir kısmı tek başına çocuklarını büyüten kadınlarımız bile sabahın kör vaktinde evlatları korkutularak, onların gözleri önünde gözaltına alınmıştır. "AİLE HASSASİYETLERİMİZ YERLE BİR EDİLMİŞTİR" Sözüm ona gizlilik kararı olan bu soruşturmaların yapılacağı günler öncesinden ifşa edilmiştir. Hatta dalga geçercesine gizlilik kararı ile avukatların dahi ulaşamadığı bilgiler, tek bilgi kaynağının savcılık olması muhtemel bir şekilde yanıltıcı görüntüler ve ifadelerle trol ve itibarsız kişiler eliyle gerek devlet gerekse özel kanallarda gösterilmiştir. Hukuk tümüyle çiğnenmiş, ailelerin itibarları, yaşamları ve çocukları etkilenecek şekilde kul hakkı yenilerek kirli propaganda yapılmış, aile hassasiyetlerimiz yerle bir edilmiştir. Geçmişi kirli, tecavüz suçu, itibarsız iş ve işlemle dolu sabıkalıların ve gizli tanıkların ifadelerini muteber kabul eden akıl, milyonlarca insanın oylarını almış siyasilerin, geçmişi başarıları ile dolu muteber devlet memurlarının, her dönemde bürokratlık ve yöneticilik yapmış insanların evlerine yüzlerce polisle baskın yapmıştır. Hatta kendilerinin veya yakınlarının yazlıklarının, yayla evlerinin dahi kapılarını kırarak; gittikleri yerle ilgisi olmayan kirli görüntüler vasıtası ile çeşitli kasalar ve paralar, yine yandaş ve devletin kanalları üzerinden gösterilmiştir. Eve baskın esnasında çocukların küpesine, kolyesine bakacak ve kumbaralarına el koyacak kadar hasmane ve düşmanca uygulamalar sergileyerek tarihte görülmemiş bir şekilde aile ve çocuk kutsalına zarar verecek seviyesizlikler yapılmıştır. Farklı metotlarla ve yine doğrudan yargı eli ile tutsak arkadaşlarımızı; özgürlükleri, aileleri, çocukları ve varlıkları ile tehdit ederek iftira atmalarına ve iş birliği yapmalarına ikna etmeye çalışmışlardır. Kadın, hasta, tedaviye muhtaç, ayırt etmeden insanları tutsak oldukları hapishanelerden yüzlerce kilometre uzaklara götürerek, hayati tehlike taşıyan uygulamalarla, kelepçeli nakiller yapmışlardır. Aileleri ve avukatları günlerce bu insanlardan haber alamamıştır. Bu nakillerin bir kısmı bayram arefesinde yapılarak, ziyarete gidecek aileleri ve evlatları büyük bir zulme ve tehlikeye sürüklenmiştir. Bu sevk zulmü ve işkencesi, ailelerin ulaşma imkanlarını kısıtladığı gibi ne yazık ki savunma haklarına da çok büyük bir engel ve imkânsızlıklar yaratmıştır. Askeri darbelerde ve terörle mücadelede bile çok az bilinen ve yadırganacak bir tasarımla insanlar sıraya dizilmiş ve suçlu muamelesi yapılmış, onurları çiğnenecek biçimde polis tarafından görüntüleri çekilmiş, görüntülerin devletimizin ajansı tarafından acımasızca servis edilmesi sağlanmıştır. Bu ailelerin namusuna ve masumiyet karinesine yönelik saldırı, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Farklı tehdit metotları ve görülmemiş ikna yöntemleri ile kopyala yapıştır şeklinde, koşullara göre ve kişiyi hedef alan yorumlar katarak oluşturulan ifadeler, ismini anmak istemediğimiz dönemsel uygulamaları dahi aşan metotlarla oluşturulmuştur. Bu yalan, iftira ve kumpas içerikli belgelere, avukatlar dahi ulaşamazken ne olduğu belli olmayan troll hesaplardan başlayıp TRT'ye kadar uzanan, kirli bir hat üzerinden yaygınlaştırılarak, yine toplumun aile bütünlüğü ve hassasiyetine derin hasarlar ve kalıcı darbeler vurulmuştur. "DİPLOMA İPTALİ DE BU OPERASYONUN PARÇASI" Diploma iptali de bu operasyonun ve savcılığın uygulamalarının bir parçasıdır. Diploma iptali, koltuk hırsının ve ihtirasının zirvesi, tarihimizin kara lekesidir. Ailelerimiz için tüm edinimlerinin, malının, mülkünün, işyerinin, tapusunun, evinin, tarlasının ve tabii ki diplomasının garantisi olmadığı hissini vererek dünya tarihine geçen bir hukuksuz işlemle, ülkemiz adına aileler için güvensizlik ve derin huzursuzluk döneminin yaşatılmasına sebep olmuşlardır. Son olarak kutsal kurumlarımıza, Yüce Türk yargısının hakimlerine, savcılarına, üniversitelerimize, akademisyenlerimize, polislerimize ve jandarmalarımıza güven duygularını tahrip etmişlerdir. "AİLE KUTSALINA OLAN DERİN TUTKUMLA SAYIN CUMHURBAŞKANINA SESLENİYORUM" Hani aile kutsaldı? Hani aileye dokunulmazdı? Hani kadınlara, çocuklara, annelere ve aile kutsalına zarar verilmezdi? Tüm bu uygulamalar ile aile kutsalı yerle bir edilmiştir. Yargısız infaz yapılmasına, usulsüzlüklere alkış tutarak masumiyet karinesinin yok edilmesine, birey olmanın, yurttaş olmanın ve aile olmanın tüm tutkulu halini; işkenceye, kaygıya dönüştüren bir ortamı meşru hale getiremezsiniz. Sınır tanımaz bu düşmanlık ne için? Ailelerin, tutsakların, bu işin içinde olan herkesin, devlet güvencesini ortadan kaldırıp, can ve mal güvenliğini büyük tehdit altına sokamazsınız. Kadın tutukluları çocuklarından, ailelerinden koparamazsınız. Bu konuda acilen bir çözüm geliştirmelisiniz. "İNSANLAR TUTUKSUZ YARGILANSIN, BİR AN ÖNCE İDDİANAME DÜZENLENSİN" Unutulmamalıdır ki, gerçekleştirmekle övündükleri bu zulüm, bu ülkenin şerefli siyasetçilerinin ve bürokratlarının ailelerinin nezdinde milletimizin geleceğine vurulmuş bir hançerdir. Bu şerefli millet ve mensubu olmaktan gurur duyduğumuz bu devlet, yüzyıllardır yazdığı engin hikâyeyi; adaletle yönetmesine, nice coğrafyalara zulme karşı umudu götürmesine, devletçe bir akla ve milletçe bir ahlaka borçludur. Bu zalimliğe imza atanlar dahil hiç kimsenin ne aile mefhumuna ne milletimizin ahlakına ne de devletimizin adaletine saldırma hakkı da kudreti de olamaz. Bizler, önce Allah'ın sonra da devletimizin ve milletimizin adaletine güveniyoruz. Suçsuzluğumuz millet nezdinde kabul görmüştür, devlet nezdinde de er ya da geç kanıtlanacaktır. Çiğnenen millet iradesi tecelli ettiğindeyse, ülkemiz elbet huzur bulacak ve yaratılan kuşatmadan hızlıca kurtulacaktır. Mücadeleyi fitnede yarışanlar değil, elbet hak, hukuk ve adalet diyenler kazanacaktır. Millet büyüktür.