İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu’na yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 6 gazetecinin “yalan bilgiyi alenen yayma, suç örgütüne yardım etme” suçlarından savunmalarının alınmasını istedi. Bu isimler arasında, Soner Yalçın, Şaban Sevinç, Aslı Aydıntaşbaş, Ruşen Çakır, Batuhan Çolak ve aynı zamanda CHP İletişim Koordinatörü olan Yavuz Oğhan yer aldı. “İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü” ifadesinin kullanıldığı savcılık açıklamasında, ifade alma işlemlerinin Emniyet Müdürlüğü’nde gerçekleştirileceği bilgisi paylaşıldı. Burhanettin Bulut, sosyal medyadan gazetecilerin savunmalarının alınması kararına şöyle tepki gösterdi: "Gazeteciler Yavuz Oğhan, Şaban Sevinç ve Batuhan Çolak sabahın erken saatlerinde yapılan bir operasyonla, polisler eşliğinde ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü. Madem gözaltı yok, sabahın köründe polislerin evlerinde ne işi var? Telefonlarına neden el konuldu? Gazeteciler emniyete davet edilemez miydi? Bu 'fiili gözaltı' bütün bir muhalefeti, özgür basını sindirmeye, susturmaya yönelik açık bir gözdağıdır. Türkiye’de basın üzerindeki bu sistematik baskı, artık bir cadı avına dönüşmüştür." Mahmut Tanal ise gazetecilere ilişkin talimat kararı hakkında şunları kaydetti: "Gazeteciler değil, gerçeği gizleyenler yargılanmalı. Gazetecilik suç değildir. BasınÖzgürlüğü #GazetecilikSuçDeğildir" CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şöyle yazdı: “Gazeteciler Yavuz Oğhan, Şaban Sevinç ve Batuhan Çolak yine bir şafak operasyonuyla, polisler eşliğinde ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü. Ne yaparsanız yapın, hakikatten kaçamazsınız. Halk ile gerçeklerin arasına duvar öremeyeceksiniz. Gerçekleri susturamazsınız.”
CHP İletişim Koordinatörü Yavuz Oğhan ve gazeteci Şaban Sevinç’in gözaltına alınması, basına yönelik baskıların son halkasıdır.
İfade özgürlüğü suç değildir.
Bu gözaltılar adalete değil, otoriterliğe hizmet ediyor.