“İKTİDAR HAZIRLIĞI TAŞIYAN ÖRGÜT”

Türkiye zor bir dönemden geçtiğini belirten Güç, İzmir’in de bu ağırlığı derinden hisseden şehirlerin başında geldiğini belirtti. Göreve geldikleri günden itibaren ‘umudu büyütme’ hedefi koyduklarını belirten Güç, “Bu doğrultuda çok güçlü bir şekilde yeniden yapılanma gerçekleştirdik. İl yönetimimizi; liyakati önceleyen, sorumluluk almaktan kaçmayan, görevin ağırlığını taşıyabilen, bilgisini, emeğini ve birikimini ortaya koyan arkadaşlarımızla oluşturduk. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Yönetimi, koltuktan güç alanların değil; koltuğa güç veren, bulunduğu makama değer katan insanların oluşturduğu bir yapıdır. Bu bizim için sadece bir tercih değil, aynı zamanda bir siyasi zorunluluktur. Çünkü biz bu dönemi Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir dönem olarak görüyor, iktidar yürüyüşü dönemi olarak adlandırıyoruz. Kurulan 16 komisyonumuzun her biri kendi alanında çalışan, veri üreten, analiz yapan, rapor hazırlayan ve bu raporları bize siyasal yol haritası olarak sunan aktif bir mekanizmaya dönüştü. İzmir örgütü sadece kendi işini yapan bir örgüt değil, iktidar hazırlığını taşıyan bir örgüttür” dedi.

“KAYNAKLARI MERKEZİ HÜKÜMETİN ELİNDE”

İzmir’in yerel sorunlarının yerel yönetimlerden kaynaklanmadığını ve çözümün merkezi hükümette olduğunu söyleyen Güç, “İzmir’in bugün yaşadığı sorunları konuşurken çok açık bir gerçeği ortaya koymak zorundayız: İzmir’in temel sorunlarının neredeyse tamamı yerel yönetimlerin çözebileceği sorunlar değildir. Çünkü bu sorunların çözüm yetkisi, kaynakları ve karar mekanizmaları merkezi hükümetin elindedir. İzmir’i cezalandıran, İzmir’in önünü tıkayan, İzmir’e yatırım yapmayan bir siyasi yaklaşımla karşı karşıyayız. Bu gerçek özellikle Körfez, çöp, ulaşım ve sosyal yoksulluk gibi başlıklarda açık biçimde ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. 

“İZMİR’E UYGULADIĞI SİYASİ AYRIMCILIK”

İzmir Körfezi sorunu bugün ortaya çıkmış bir sorun olmadığını belirten Güç, “Bu sorun 50–60 yıllık köklü bir çevre sorunudur. Yetki, bütçe ve karar tamamen merkezi hükümettedir. Körfezin temizlenmesi için gerekli tüm çevresel izinleri verme yetkisi bakanlıktadır. Dip taraması, derin deniz deşarjı, akıntı yönetimi, balçık rehabilitasyonu gibi hiçbir adımı İzmir Büyükşehir Belediyesi kendi başına yapamaz. Belediyenin bu konuda izin almadan adım atma şansı yoktur.
Körfezi kirleten unsurların denetimi bakanlığın görevidir. Nehirlere karışan fabrika atıkları, gemi atıkları, sanayi bölgelerinin sıvı atıkları gibi tüm unsurlar devletin sorumluluğundadır. Körfezi kirleten süreçleri denetleyen yerel değil, devlettir. Devlet yapmıyorsa suç kurumun değil, iktidarındır. Körfez temizliğinin maliyeti 100 milyar lirayı aşmaktadır. Bu büyüklükteki yatırım ancak devlet eliyle yapılabilir. Devlet, İzmit Körfezi’ni temizlerken İzmir Körfezi’ni neden kaderine terk ediyor? Cevap nettir: Bu iktidarın İzmir’e karşı yıllardır uyguladığı siyasi ayrımcılıktır”

“İZMİR’E HAKSIZLIK”

Kamuoyunda tartışmalara sebep olan çöp sorunu hakkında da önemli açıklamalarda bulunan Güç, “İzmir’in çöp sorununu bitirecek Atık Yakma Tesisi teknik olarak hazırdır. 2016’da ilk izni alınmış olmasına rağmen süreç, merkezi hükümetin ağır ve siyasileşmiş bürokrasisi nedeniyle ilerlememektedir. Eksik olan tek şey ÇED iznidir. Yıllardır bekletilen bu izin, İzmir’in çöp sorununu çözecek yatırımı durdurmaktadır. Bu yaklaşım İzmir’e haksızlıktır” dedi.

“TRAFİĞİ KÖTÜ YAPAN HÜKÜMET”

İzmir’in en büyük eksikliklerinden birinin ikinci çevre yolu olduğunu aktaran Güç konuyla ilgili, “İzmir’in trafik yükünü azaltacak en önemli yatırım 2. Çevre Yolu’dur. Karayollarının yapması gereken bu yatırım 15 yıldır raflarda bekliyor. Bu yol olmayınca kuzeyden güneye gelen araçlar şehir içine girmek zorunda kalıyor, ana arterler kilitleniyor. Trafiği kötü yapan belediye değil, yatırım yapmayan hükümettir” diye konuştu.

SOSYAL YÜKÜ İLÇE BELEDİYELER VE BÜYÜKŞEHİR TAŞIYOR

İzmir’de çok sayıda dezavantajlı mahalle olduğuna dikkat çeken Güç, “İzmir’in en kırılgan mahalleleri olan Bayraklı, Bornova, Buca, Konak ve Karabağlar’da yaşayan on binlerce vatandaşın sosyal yükünü İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri taşıyor. Bu şehrin sosyal devlet görevini yerine getiren kurumlar belediyelerdir” dedi.

“HEP BİRLİKTE SAVUNACAĞIZ”

Güç sözlerini şu ifadelerle noktaladı:

“Sonuç olarak; Körfez sorunu yerelin çözeceği bir konu değildir. Çöp sorunu izinsiz yürütülemeyecek bir süreçtir. Trafik sorunu devlet yatırımı olmadan düzelmez. Yoksulluk sorunu merkezi hükümet politikalarıyla kontrol altına alınabilir. Ancak bu iktidar İzmir’e dair hiçbir sorumluluğunu yerine getirmemektedir. İzmir üretiyor, çalışıyor, çözmek istiyor ama merkezi hükümet engelliyor. İzmir’in kaderi AKP’nin siyasi keyfine bırakılamaz. Bu şehrin hakkını hep birlikte savunacağız.”