Sonra bir baktık Türkiye liglerinde forma giyen 3 bin 700 futbolcudan 1024’ünün bahis hesabı olduğu açıklandı… İsim isim, kulüp kulüp…

Aralarında Milli formayı giyenler, Süper Lig’de top koşturanlar var…

1074 futbolcu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na gidince, özellikle alt liglerde kıyamet koptu, 2 ve 3. Lig iki hafta ertelenmek zorunda kaldı… Çünkü bazı takımlar, kadrosunun yarısını, hatta yarısından fazlasını kaybetti…

Hal böyle olunca, destek söylemleri sustu…

Birçok oyuncusunu kaybeden kulüpler “Ne olacak şimdi?” diye kara kara düşünmeye başladı…

Oysa Türkiye liglerinde görev yapan hakemlerin yarısından fazlasını töhmet altında bırakıp, yüzde 26’sının ceza almasına neden olan bu operasyonun, futbolculara, dolayısıyla kulüplere de darbe vuracağı belliydi… Kimse bu işin zamanlaması yanlış, liglerin ortasında bu yapılmaz demedi.

İlk aşamada üst liglerden başlandı. 102 futbolcu 45 gün ile 12 aya kadar cezalar verildi. (Bu arada alt sınırı 3 ay olarak belirleyen Profesyonel Futbol Disiplin Talimatı’nın 57. Maddesi nasıl yorumlandı da bazı oyunculara 45 gün ceza verildi bilinmiyor.)

Ortalık karışınca, KSK Başkanı Aygün Cicibaş çıktı, herkesin hislerine tercüman olan açıklamayı yaptı ve dedi ki;

“Futbolcuları transfer ederken, bahis hesabı olup olmadığını sorgulayacak bir sistem yok. Kavun mu ki koklayarak alalım. Zaten kulüplerin yüzde 90’ı maddi sıkıntılarla boğuşuyor. Siz kulüpleri cezalandırıyorsunuz… Temiz lig böyle olmaz… Sen bahis şirketinin ismini lige vermişsin…Şimdi yaptığın kendinle çelişkili…”

Yüzde yüz haklı…

Zamansız bir operasyonu, “Sonunu düşünen kahraman olamaz” diyerek hesapsızca başlatan Türkiye Futbol Federasyonu, şimdi ortaya çıkan kaosu çözmek için formül arıyor… Çünkü sonunu düşünmeyenler, işi sonuna vardıracak yolu bulamıyor.

Ligler nasıl devam edecek? Kulüpler ceza alan oyuncularının yerini nasıl dolduracak? Transfer hakkı doğsa bile parayı nereden bulacak?

Gel de çık işin içinden…

(Haluk Güney'in yazısı)