Tunç, soruşturmada şüphelilerin Türkiye’de bir GSM operatörü üzerinden hat temin ederek sahte profiller oluşturduklarının ve bu hatlar üzerinden aramalar gerçekleştirdiklerinin tespit edildiğini açıkladı. Bu hatların daha sonra yurt dışına çıkarılarak “casus yazılım destekli bilgi toplama amacıyla” kullanıldığını belirtti.

Bakan Tunç, birbirleriyle irtibatlı hareket eden şüpheliler arasında “Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşı herhangi bir kişinin bulunmadığını ve bu ülke ile bağlantısının tespit edilmediğini” vurguladı. Açıklamada, soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “titizlikle yürütüldüğü” ifade edildi.

Başsavcılık açıklamasını değiştirmişti

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, savunma sanayiinde yürütülen casusluk faaliyetlerinin deşifre edilmesine ilişkin soruşturmayla ilgili 25 Kasım 2025’te iki farklı basın metni yayımlamıştı.

Başsavcılığın Medya İletişim Bürosu tarafından yayımlanan son açıklamada, soruşturmanın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) koordinesinde, “casusluk faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik” yürütüldüğü belirtilmişti. Metinde, Türkiye’de faaliyet gösteren ve kritik öneme sahip savunma sanayi kuruluşlarında görev yapan yönetici pozisyonundaki personelin, kamu kurumları ve yabancı ülkelerin resmî görevlileri ile irtibata geçerek biyografik bilgi derlemeye çalıştığının tespit edildiği ifade edilmişti.

Açıklamada, tespit edilen 4 şahsın yakalanmasına yönelik 25 Kasım 2025’te operasyon düzenlendiği, 3 şüphelinin yakalandığı, yurt dışında bulunduğu belirtilen 1 şüpheli hakkında ise yakalama kararı çıkarıldığı duyurulmuştu.

İlk metinde “BAE istihbaratı” ve “siyasal veya askerî casusluk” vurgusu vardı

Aynı gün öğle saatlerinde Başsavcılık tarafından yayımlanan ve daha sonra kaldırılan ilk açıklamada ise soruşturma “siyasal veya askerî casusluk faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik çalışmalar” olarak tanımlanmıştı. Bu metinde, Birleşik Arap Emirlikleri istihbarat servisi mensuplarının, Türkiye’de bir GSM firmasından temin edilen bir hat üzerinden savunma sanayinde görev yapan yöneticilerle, Dışişleri Bakanlığı tarafından kullanılan bir telefonla ve bazı yabancı ülkelerin resmî görevlileriyle irtibata geçerek kritik pozisyonlardaki personele ilişkin biyografik veri derlemeye çalıştıkları ifade ediliyordu.

İlk metinde ayrıca, söz konusu GSM hattını satın alarak Birleşik Arap Emirlikleri’ne götürdüğü ve istihbarat mensuplarına verdiği tespit edilen 4 kişinin bulunduğu bilgisi de yer almıştı.

Daha sonra paylaşılan yeni metinde, ülke ismi, GSM hattının yurt dışına götürülmesine ilişkin ayrıntılar ve “siyasal veya askerî casusluk” ifadesi çıkarılmış; soruşturma yalnızca “casusluk faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik” yürütülen bir çalışma olarak tanımlanmıştı.

Ek açıklama: “BAE ile irtibat yok”

Başsavcılık, aynı gün yaptığı ek açıklamada ise, “Bugün basın duyurusu yapılan casusluk soruşturması ile ilgili güvenlik kaynaklarımızdan alınan bilgilere göre şüphelilerin Birleşik Arap Emirlikleri ülkesiyle herhangi bir irtibatının bulunmadığı anlaşılmıştır” ifadelerini kullanmıştı.