Türkü ERBİL/SONKALEİZMİR- İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZULAŞ, İZDOĞA ve İZBETON şirketlerinde çalışan Belediye İş Sendikası'nda örgütlü işçiler; ödenmeyen geçmişe dönük iki aylık ikramiyeleri, Aralık ayı mesaileri ve erzak yardımını kapsayan yan hakları alacakları için eylem yaptı. "EMEKÇİNİN SABRINI ZORLAMAYIN" Sendika adına basın açıklamasını okuyan Belediye İş İzmir 2 No'lu İZDOĞA Şube Başkanı Savaş Atalay, şu ifadeleri kullandı: "İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi, Kasım ayı işçi maaşlarını eksik ödemiştir. Oysa bir işverenin emekçilerine karşı en temel görevi; ücretlerini tam ve zamanında ödemektir. Bu, sadece hukuki bir yükümlülük değil; aynı zamanda ahlaki, vicdani ve insani bir zorunluluktur. Bu kentin her gününü emeğiyle var eden, İzmir’i yaşanabilir bir şehir yapan, gece her şeye rağmen her anı olsun aksatmayalım belediye emekçileridir. Fedakârlık mı diyorsunuz? Değerli Arkadaşlar, Değerli Arkadaşlar, Son bir sözümüz de “ülkedeki haksızlıklara, hukuksuzluklara” karşı iktidara talip olan partinin il başkanına. İzmir’de işçiler emeklerinin karşılığı olan maaşları bile tam alamıyorsa, sizin göreviniz “müdahil olamam” “gidin sendikanıza baskı yapın” demek değildir. Sizin göreviniz yapıcı bir şekilde bu sorunu çözmesi için belediye yönetimi ile görüşmektir. Emekten yana tavır koymaktır." "ARTIRARAK DEVAM EDECEĞİZ" Basın açıklamasının ardından konuşan Atalay, "Arkadaşlarımız her gün korkuyla geliyorlar. Ağır iş kollarında çalışıyorlar. İnsanlar ekmekle tehdit edilir mi? Olmaz, doğru değil. Çözülmediği takdirde arttırarak devam edeceğiz. Bankalar, ev sahipleri bizi beklemiyor. Okula giderken çocuklarımızın cebine para koyalım. 30 bin lira nedir. Asgari ücret diyorlar. Asgari ücret düşük kaldı. Alım gücü gittikçe düşüyor. Ev kiraları olmuş 30 bin lira. Direne direne kazanacağız" diye konuştu. "İŞ BIRAKMAYA KADAR GİDECEK" Belediye İş İzmir 3 No'lu İZBETON Şube Başkanı Musa Bozkurt, "Alacaklarımızla ilgili görüşmelerimizde bir yanıt alamadığımız süreç bizi bu noktaya kadar getirdi. Sistematik bir sekilde sürekli alacaklarımızı askıda bırakarak ekmekle tehditle bariz bir şekilde mobingtir. Bunların bütün sorumlusu İzBB yönetimidir. Buradan açıkça söylüyorum: Sayın Başkan şunu bilin, bariz bir şekilde mobing inşa ediyorlar. Bunun çözümü sizde. Emekçi izmir halkı alın terinin karşılığını istiyor. Bunun için alanlardan vazgeçmeyecek. Bizim sizden talebimiz sokak değil, bu en son çözüm ve bir uyarı. Bu sürecin artacağınu bilin. İstediğimiz şey masada çözülmesi gereken sorunlar neyse bizi tatmin etmesi. Kazanılan haklarda emekçiyi işiyle tehdit ettiğiniz sürece bilin ki İzmir'deki tüm kitle örgütleri beraber mücadele edecek. Artık emekçileri yordunuz. Basına ve sosyal medyaya verilen yanlış bilgiler kamuoyunu yanıltmaktan ve işçiyi halkla karşı karşıya getirmekten vazgeçin. Bu küçük bir uyarı alacaklarımızla ilgili net bir tatmin verilmediği sürece bu iş, iş bıkmaya kadar gidecek" ifadelerini kullandı. "KURUM MEMURU DEĞİL İL BAŞKANI" CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç'ün açıklamaları hakkında konuşan Bozkurt, "CHP sosyal demokrat bir parti. İl başkanı iktidara yürürken açıklamalarına dikkat etmeli... Yarın CHP iktidarına oy verecek halkın bilinçaltına oynamasın. Bilsin ki bunların hepsi karşısına çıkacak. Bir kurumun memuru değil il başkanıdır. Emin olun bu süreci tamamlayacağız" ifadelerini kullandı. CHP'li Güç, geçen hafta bir işçinin tepkisi üzerine konunun Büyükşehir ile sendika arasında olduğunu ve parti olarak müdahil olamayacaklarını söylemişti.
Sendikadan yapılan açıklamada bu eylemin bir 'iş bırakma eylemi' olmadığını belirtirken, tarafların bugün tekrar görüşeceği kaydedildi. Sendika alacakları için sendika binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Bu emekçilerin tek gelir kaynağı ise alın terlerinin karşılığı olan maaşlarıdır. Bu nedenle Kasım maaşının eksik ödenmesi işçiyi ve ailesini açlığa, borca, yoksulluğa ve çaresizliğe itmek demektir.
Bu kent için fedakârlığın en büyüğünü yıllardır belediye emekçileri yapıyor.
Gece-gündüz, bayram- seyran demeden çalışan işçilere fazla mesai ücretlerini ve ikramiyelerini ödemediniz.
“Çözeceğiz”, “iktidar sıkıştırıyor”, “Kaynak bulacağız” dediniz; dediniz ama sonuç değişmedi.
Tüm aksaklıklara rağmen yine de “Burası bizim belediyemiz, bizim evimiz” dedi. Aldığımız maaşla ailemizi borç harç ayakta tuttuk.
Peki soruyoruz: Alın terinden başka geliri olmayan bir emekçi daha ne kadar fedakârlık yapabilir?
Şimdi de İzmir Büyükşehir Yönetimi Kasım maaşını eksik ödemiştir.
Peki biz bu aile ne kim ne diyelim?
Ev sahibine “Kiranın yarısını ödeyeyim” mi diyelim?
Bankaya “Asgari borcun yarısını yatıracağım” mı diyelim?
Markete “İki ekmek yerine bir ekmek verin” mi diyelim?
İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimini ciddiyete, sorumluluğa ve hakkaniyete davet ediyoruz.
Bu kentin sözünü yuttuğu emekçilere ücretlerini tam ve zamanında ödemek hem yasal hem insani görevinizdir. Biz sizden fazlasını değil, yalnızca ödenmesi gerekeni istiyoruz.
Maaşların eksik ödenmesi gibi bir uygulamadan derhal vazgeçin.
Aksi halde bilin ki her sabrın bir sınırı vardır.
Emekçinin sabrını zorlamayın.
Belediye yönetimine çağrımız nettir:
Eğer gerçekten “sosyal, demokrat, halkçı” bir yönetimiz diyorsanız, bunun gereğini yapın.
Bu anlayışın altını doldurun.
Önceliği emekçiye, alın terine, emeğin kutsallığına verin.
Belediye emekçilerinin ücretlerini eksiksiz ve zamanında ödeyin.
Fedakârlık istiyorsanız, yıllardır belediyeyle iş yapan ve ödemelerini tam ve zamanında alan taşeron firmalardan isteyin; emekçiden değil.