Bu köprülerden bir tanesi iki sene önce bitti ve yabani hayvanlarımızın (kaç tane kaldıysa) bu 15 metre genişliğinde üzerinden tank bile geçebilecek bir otoban doğal köprüsünden geçmeleri bekleniyor. 

Şimdi aynı güzergahta iki tane daha devasa “doğal hayvan geçiş köprüsü “ inşaa ediliyor. Ancak köprülerin standartı, genişliği, yük taşıma kapasitesi sanki hayvanlar için değil de ileride yeni yapılacak yollar için düşünülmüş. 

Urla-Çeşme yarımada bölgesinde yabani hayvan çeşitliliği o kadar çok değil. En büyük yabani hayvan yaban domuzu olabilir. Onlar da 100-150 kg’dan ağır değil. Tilki vs, 50 kg’ın altında yabani hayvanlar. Ancak inşa edilen köprülere baktığınız zaman sanki üzerinden 10 tonluk filler, 2-3 tonluk zürafalar geçecek gibi inşa ediliyorlar. 

Hayvanlar için doğal geçiş köprüsü inşaa etmek doğal yaşamı korumak için çok iyi bir girişim. Ancak bizim gibi kıt kaynakları olan bir ülkenin 80 km’lik bir mesafede ileride kıymetli birtakım arazilere yol açmak için planlandığı belli olan 3 adet devasa  “doğal hayvan geçiş köprüsü” inşaa etmesinin hayvan sevgisinden kaynaklandığını düşünmek safdillik olur. 

Bu doğal hayvan geçiş köprüleri Türkiye’nin yabani hayvan sayısı çok çok fazla olan başka ormanlık bölgelerine (Toroslar gibi) yapılması akılcı ve daha doğru olurdu. Çeşme-Urla arası inşaa edilen devasa geçiş köprüleri israftır, ülkenin kıt kaynaklarının heba edilmesidir. 

Bölgede yaşayan yabani hayvan popülaritesi için çelik konstrüksiyon ile çok daha düşük maliyetli imalatlar yapılabilirdi. 

Bu köprülerden geçecek fil, bizon veya zürafa sürülerimiz yok. Bahse girerim ki, ileride bu köprüler otobana bağlanacak ve yarımada işgali tamamlanacak.

Bakalım ileride ne tür bir hayvan cinsi bu anlamsız israf köprülerini Deniz kıyısındaki rezildans villalarına ulaşmak için kullanacak.