Emekli Memur-Sen: Hakkımızın gözetilmediği bu teklife ''hayır'' diyoruz!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, memur ve memur emeklisine, 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ay için yüzde 6; 2027 yılının ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ay için yüzde 4 zam önerdi. 

Memur-Sen'e bağlı Emekli Memur-Sen üyeleri hükümetin kamu emeklisine yaptığı teklife karşı çıkarak Milli Kütüphane'den Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yürüdü. Emekli Memur-Sen Genel Başkanı Ali Küçükkösen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde emeklilerin yaşadığı gelir kayıplarını dile getirerek basın açıklaması yaptı. Küçükkösen, şunları kaydetti:

"Masadan etkilenen, sendikal örgütlenme özgürlüğü olmadığı için masada temsil edilmeyen emekli kamu görevlileri olarak; sesimizi duyurmak, yaşadığımız mağduriyeti,  toplu sözleşmeden beklentilerimizi ifade etmek, işverenin bizi yok sayan teklifine tepki göstermek için buradayız.

Bildiğiniz üzere Kamu İşveren Heyeti, 2026 ve 2027 yıllarına ilişkin teklifini salı günü açıkladı. Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi bu teklifin; akılla, hakkaniyetle, adaletle, memurun ve emeklinin gerçekleriyle ilgisi alakası yoktur. Bu teklifte emeklilerin kayıplarını telafi edecek iyileştirme yok."

"Bu teklifte emekliler yok"

"Cumhurbaşkanımızın sözünü gerçeğe dönüştürecek, seyyanen ödemenin emekliliğe yansıtılması yok. Taban aylığa zam, refah payı yok. Kısacası, bu teklifte emekliler yok. Bu teklifin emekli hanesi bomboş. Bu yüzden işverenin bu teklifi bizim için yok hükmündedir.

Kamu işvereni, emek verenleri, ömür tüketenleri görmezden gelmiştir. Bizler,  devletimize, milletimize hizmet ederek, ülkemize değer katarak ömrümüzü geçirdik. Emekli olmak; ay sonu hesabı yapmadan, ekonomik kaygılardan uzak, huzur içinde yaşamak demektir. Ama bugün görev ve emekli aylığı arasındaki bağ kopmuş, emekli yokluğa, açlığa, sefalete mahkûm edilmiştir."

"Bu teklife hayır diyoruz"

"Kamu işvereni bu gerçeğe gözünü kapatmış, emekliyi yok saymış, haksız, hakkaniyetsiz bir teklif sunmuştur. Biz emekliler olarak, hakkımızın gözetilmediği bu teklife 'hayır' diyoruz."

"Açlık sınırının çok altında yaşamak zorunda kalıyoruz"

"Alın terimizin karşılığı olan aylıklarımız, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale geldi. Artık sabrımız tükendi. Bıçak kemiğe dayandı, geçim derdimiz boyumuzu aştı. Görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki oran yüzde 45’e geriledi. Emeklilere yansıtılmayan 8 bin 77 TL’lik seyyanen zam bugün 18 bin 600 TL’ye çıktı. Bu rakam bize yansıtılmadığı için bugün açlık sınırının çok altında yaşamak zorunda kalıyoruz."

"Neredeyse bir emekli aylığı elimizden alınıyor"

"İşveren Heyeti haksızlığı görmüyor, ya da görmezden geliyor. Bu yüzden taban aylığa artış verip emeklileri rahatlatma yoluna gitmiyor. Verilmeyen seyyanen zamla, bugün neredeyse bir emekli aylığı elimizden alınıyor. Memur-Sen Genel Başkanımız emeklilerin haklarını savunmak için mücadele verirken, işveren tarafı emeklileri kapsam dışında tutarak tekliflerimizi yok sayıyor. Oysa bu adaletsizliğin giderileceği, emeklinin beklentilerinin karşılanacağı, sorunlarının çözüleceği yer toplu sözleşme masasıdır. Cumhurbaşkanımızın taahhüt ettiği seyyanen zammın emekliye yansıtılacağı yer de yine bu masadır."

"Devletimiz bütün bunları yapacak güçtedir"

"Biz, bu ülkenin onurlu emektarlarıyız. Bizi görmezden gelmek;  alın terimizi inkâr etmek, emeğimizi yok saymaktır. İşveren teklifini revize etmeli, bu ayıbı düzeltmelidir.  Memur-Sen’in taban aylığa zam, 1. dereceye 3600 ek gösterge, eş ve çocuk yardımı, ek ödemeler, tazminatlar ve fazla çalışma ücretlerinin emekliliğe yansıtılması yeni teklifte yer almalıdır. Devletimiz bütün bunları yapacak güçtedir."

"Haksızlığı haykırmaya devam edeceğiz"

"Biz hakkımızdan fazlasını istemiyoruz. Biz emeğimizin karşılığını, bize verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Bu yüzden İşveren Heyeti yanlışını fark etmeli, masaya müzakere edilebilecek, emeklilerin hakkını teslim edecek, alın terinin karşılığını verecek teklifle gelmelidir. İşveren, emeklilerin zorluklarını görmeli, sesini duymalı, bizi daha fazla meydanlara çıkmaya zorlamamalıdır. Biz hakkımızı alıncaya kadar, gerekirse her gün meydanlara çıkmaya, sesimizi duyurmaya, haksızlığı haykırmaya devam edeceğiz."