Birkaç gün önce Mustafa Reşit Akçay’ın yayınladığı bir videoyu izledim… Reşit Akçay özetle diyordu ki;

“Karşıyaka camiasına gelirken, buraya bu kadar çabuk alışacağımı ve ısınacağımı hiç düşünmemiştim… KSK beni kendisine o kadar bağladı ki, yaşanan sıkıntılar görevi bırakmama gerekçe olamaz… KSK benimle yollarını ayırana kadar buradayım…”

Duygulandıracak bir davranış… Alkışlanacak bir tavır… Helal olsun…

Gelelim maddi sancılar yüzünden basketbolda dağılan Karşıyaka’nın, Yunanistan ekibi Promitheas’a evinde yenildiği maç sonrasına…

Errick McCollum, James Webb, Damien Jefferson, Jerry Boutsiele, Kenan Sipahi gibi oyuncularından yoksun çıkıp, Ergi Tırpancı, Ozan Yılmaz, Mehmet Efe Demirel gibi gençleriyle ayakta kaldığı ve son topta kaybettiği maç sonrası Karşıyaka’yı herkes alkışlıyordu.

O maçın değerlendirmesi için kameralar karşısına geçen Karşıyaka Başantrenörü Ufuk Sarıca’dan ise aynen şu açıklama geldi:

 "Üzülerek ifade etmek istiyorum ki gelinen son noktada kulübümüzün içinde bulunduğu koşullar ve şartlardan ötürü yaklaşık 5 yıldır büyük onur ve gururla görev yaptığım başantrenörlük görevimden kulüp yönetimimizle görüştükten sonra ortak karar alarak, karşılıklı anlaşarak görevimi bugün noktalıyorum."

Reşit Akçay’ın açıklaması ne kadar duygu yüklü ise Ufuk Sarıca’nın açıklaması o kadar duygusallıktan uzak, profesyonelceydi… Çok şaşırdım…

Akçay’ı üç beş ayda etkileyen KSK sıcaklığı ve sevgisi, Sarıca’yı neredeyse 10 yılda hiç sarmamış, kendisine bağlamamış mıydı acaba, diye düşündüm…

Bu yüzden, ayrılık gerekçesini, kulübün içinde bulunduğu koşullar ve şartlar diye açıklayan Ufuk Sarıca’ya sormadan edemem…

Beş yıldır onurla, gururla görev yaptığını söylediğin kulübü neden bu zor günde bıraktın hocam?..

Paranı alamamaktan mı, kariyerini tehlikeye atmaktan mı korktun?.. “Parasız saadet olmaz” diyorsan tamam…

Ama, “kariyer” diyorsan orada dur, biraz düşün ve Karşıyaka’ya haksızlık etme hocam.

Asla inkar edemezsin ki, antrenörlük kariyerin Pınar Karşıyaka ile yaşadığın başarılar, elde ettiğin şampiyonluklar, kaldırdığın kupalarla, oynadığın Avrupa finalleriyle, Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonu’ndaki sevinç gösterileriyle yükselmişti… Pınar Karşıyaka ile elde ettiğin lig şampiyonluğu, sana Milli Takım’a giden yolu açmıştı…

Tüm bunlar bir yana, sana sevgiyle sarılan, “başbakan” lakabı takan Karşıyaka taraftarlarını, böyle bir ayrılıkla kıracağını da düşünmedin mi hocam?

Fenerbahçe ve Promitheas maçlarında, mücadelesiyle herkesin takdirini kazanan takımla, Karşıyaka’nın gençleriyle, en azından sezon sonuna kadar devam edemez miydin?

Şimdi sakın; “Bu yönetimin tasarrufu, karşılıklı anlaştık” deme… Buna kimse inanmaz… Çünkü şu anda Karşıyaka’da imza yetkisi olmayan bir yönetim var. Karşılıklı anlaşmayla yollar ayrıldıysa, bu takımın başına yeni bir antrenör getirme yetkisine şimdilik sahip olmayan yönetimin, sadece senin önünü kapatmamak adına sana gösterdiği nezakettir hocam…

O yüzden diyorum ki; “Vefa, sadece İstanbul’da bir semt değildir” deyip, en azından takımı ligde tutma adına biraz daha sabredebilirdin…

Neyse, yolun açık olsun…