ege yıldız, sessiz boru
Son Kale İzmir
  • Dolar
    32,2020
    Dolar
  • Euro
    35,0069
    Euro
  • Altın
    2.498,740
    Altın
  • Bist-100
    10.644,00
    Bist-100
  • ADANA
    19/29°
    ADANA
  • ANKARA
    12/25°
    ANKARA
  • ANTALYA
    20/26°
    ANTALYA
  • BURSA
    12/24°
    BURSA
  • ISTANBUL
    14/21°
    ISTANBUL
  • IZMIR
    16/32°
    IZMIR
  • KONYA
    17/28°
    KONYA
Facebook Twitter
ANA SAYFA GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN KÜLTÜR-SANAT TÜRKİYE DÜNYA GÜVENLİK
izmir büyükşehir. 19 mayıs,
Üç Türk ABD ordusunu dolandırdı... FBI devreye girdi!
Üç Türk ABD ordusunu dolandırdı... FBI devreye girdi!
Memleket Partisi kapıya kilit vurdu!
Memleket Partisi kapıya kilit vurdu!
Pençe-Kaplan bölgesinde 1 askerimiz şehit oldu!
Pençe-Kaplan bölgesinde 1 askerimiz şehit oldu!
Vahşet... Lastik içinde yakıp 6 metre derine gömmüşler!
Vahşet... Lastik içinde yakıp 6 metre derine gömmüşler!
9 Eylül 2020 Çarşamba - 20:16

Barış Terkoğlu: Yargılandığımız dava uslandırma davasıdır, benim için hükümsüzdür'

Gazeteci Barış Terkkoğlu mahkemede yaptığı savunmada "Ben huzurluyum. “Çok şükür” diye iç geçiriyorum. “Gazetecilik budur” diyorum." ifadelerini kullandı.

Barış Terkoğlu: Yargılandığımız dava uslandırma davasıdır, benim için hükümsüzdür

Libya’da şehit düşen MİT mensubunun cenaze törenine ilişkin haber yaptıkları için yargılanan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Manisa muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, Libya şehidinin cenaze haberi nedeniyle 6 aydır tutukklu bulunuyor. 

24 Haziran’da yapılan davanın ilk duruşmasında Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Yeni Yaşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aydın Keser ve Haber Müdürü Ferhat Çelik, 4 aylık tutukluluğun ardından tahliye edilmişti. Gazeteciler, daha önce ismi Meclis kürsüsü de dahil olmak üzere birçok basın yayın kuruluşunda yer almış MİT şehidi haberi nedeniyle tutuklanmıştı.

Barış Terkoğlu duruşmada savunmasını yaptı. Terkoğlu'nun savunması şöyle oldu:

"Sayın Başkan, Sayın Üyeler;

Biliyorum, hakkımda karar vereceksiniz.

Beni doğrudan ilgilendirse de affedin ama merak etmiyorum. Hatta sonucu yine beni ilgilendirse de önemsemiyorum.

Çünkü seçilmiş sanıklar için yaratılmış böyle davaların bir özelliği var. Daha soruşturma bile açılmadan hakkınızda hüküm veriyorlar. Gözaltına bile alınmadan cezanız kesiliyor. Savcılar iddianame hazırlamak için gösterecekleri çabayı yandaşlarına evrak sızdırmaya harcadıkları için, duruşmaya çıkmadan iddia tüketiliyor. Haberlerin savcı bilgisayarında mı yoksa iddianamelerin bazı gazetelerde mi yazıldığını bilmediğimiz bu davada, özür dilerim ama hüküm anına bir şey bırakmadılar.

Öte yandan…

İnsan kendisine verilmiş ömrü kendi eylemleriyle dolduruyorsa asıl olan kendi yazdığı hükümdür.

Sayın Hakimler;

3 ay önce tahliye kararım okunduğunda bu salonu üzüntüyle terk ettim. Zira ardımda bıraktığım adaletsizlik, önümde açılan kapılara sevinmeme engel oluyordu. Çalışma arkadaşım Barış Pehlivan vedalaşırken, “sen buraya geri dönmeyeceksin ben çıkacağım ona göre” diye beni uyardı. Tekrar içeri girmedim ama 3 ay içinde yargının kimi unsurlarıyla yine karşı karşıya geldik.

Mutlaka okumuşsunuzdur. Yıllardır devlet protokolünde gördüğümüz, önemli kişilerin önünde eğildiği, elini öptüğü bir tarikat şeyhi 12 yaşında bir çocuğu istismar etmişti. Günlerce olayın izini sürdük. Şeyh öyle güçlüydü ki insanlar yaşadıklarını anlatmaya çekiniyordu. İstismar edilen çocuğun aynı tarikatın müridi olan babası jandarmanın önünde kemikleri kırılıncaya kadar dövülmüştü. Trajedi yaşayan aile tehdit ediliyordu.

Bir ses çıkarmak gerekiyordu. Haber yaptık, çığlık oldu. Bütün ülke duydu. Hakkımızda yine soruşturma açıldı ama biz “doğru yaptık, iyi ki yaptık” dedik.

Benim söylemek istediğim ise şu…

Tarikat şeyhinin istismarını itiraf ettiği telefon konuşmalarını yayınladık. İstismar ettiği çocuğun babasına bir kez değil, iki kez Odatv dediğini duyduk. “Odatv yazar mahvolurum” diye korkusunu anlatıyordu.

Sayın Hakimler;

Yıllardır halkımızın dini duygularını sömüren, insanları dini kullanarak peşinden sürükleyen bir şeyh büyük bir günah işliyor. Fakat Tanrı’dan korkmuyor.

Yıllardır kamu görevlilerinin en yakınında olan bir şarlatan büyük bir suç işliyor. Fakat yargıdan korkmuyor.

Buna karşın her türlü hakareti ettiği Odatv’den korkuyor.

Ben huzurluyum. “Çok şükür” diye iç geçiriyorum. “Gazetecilik budur” diyorum. Otoritelerle savaşmadan, yerleşik olanla kavga etmeden, güç sahiplerini karşınıza almadan çürümüş dallara baltayı vuramazsınız. Emin olun; sözün, harfin, kelimenin yayını her gerdiğinizde size “uslu dur” diyen bir savcı karşınıza çıkıyor.

Bugün yargılandığımız dava da bir uslandırma davasıdır. Benim için bu nedenle de hükümsüzdür.

SAVCILARIN YAZDIĞI İDDİANAMEDE İFŞA VAR

Sayın Başkan Sayın Üyeler;

Romantik filmlerde kırda el ele yürüyen sevgililer görürsünüz. Ayaklarına yıllar önce toprak altında kalıp işlevini yitirmiş demiryolu takılır. Unutulmuş o yolda demir ile toprak birbirine geçmiştir. Koyunlar, inekler otlar o yolda... İşte o yolda yürürken bize tren çarptı.

Ne demek istediğimi şöyle anlatayım...

Biz 1984 yılında Dündar Kılıç’ın MİT’te yapılan sorgusunun kayıtlarını gazetelerde okuduk. 1985’te Behçet Cantürk’ün MİT’teki ifadesini medyadan öğrendik.

MİT’in ASALA’ya yaptığı operasyonları bizzat MİT’çiler yıllarca gazeletelere çıkıp anlattı.

1. ve 2. MİT Raporu’ndan Türk Medyası olmasa kimsenin haberi olmayacaktı. Hatırlayın, Mehmet Eymür 2000’li yıllarda elinde MİT belgeleriyle ABD’ye yerleşti. Orada internet sitesi kurup gürül gürül istihbarat belgeleri yayınladı, okuduk.

2014’te keskinleşen MİT Kanunu milattır diyebilirsiniz…

Öyleyse çok daha yakını var.

Gazeteleri karıştırıyorum, biz tutuklanmadan sadece iki buçuk ay önce, şehit MİT mensubunu katledenlerin davası sonuçlanmış, fotoğrafı ve adıyla haber olmuş.

MİT Başkanı oğlunu evlendirmiş. Oğlu, adıyla ve fotoğrafıyla haber olmuş.

MİT Mensupları adli vakalara karışmış çarşaf çarşaf haber olmuş.

25 Temmuz 2018’de bir MİT mensubunun annesinin cenazesine devlet erkanı katılmış ve MİT Başkanı’nın da katıldığı cenaze fotoğrafı haber olarak yayınlanmış.

Hani şehit yakınlarını konuşuyoruz ya...

Şehit bir MİT’çinin amcası açık ismiyle hükümet medyasında programa katılıp yeğenini anlatmış. MİT, artık hayatta olmayan bir MİT mensubunun kızının anlatımlarıyla belgesel hazırlayıp kendi sayfasında yayımlamış.

Sayın Hakimler, öyle sıradanlaşmış ki...

Ben tutuklandığım gün Hükümet medyası bir MİT mensubuyla, adını ve soyadını vererek röportaj yapmış. MİT mensubu ifşa olmanın ne kadar kötü olduğunu anlatmış. Bunu anlatırken de kendi adı soyadı yayımlanmış.

Uzağa gitmeyeyim…

Suçlandığımız davanın savcıları kısa süre önce 7 Şubat MİT Kumpası’nın iddianamesini yazdı. Orada FETÖ tarafından mağdur edilen MİT mensubunun adını, soyadını, doğum yerini, anne-baba adını, hatta kimlik numarasını yayımladı. Açın bakın o iddianamenin 43 sayfası MİT’le ilgili yazı ve haberlere verilen referanslardan oluşuyor. Bir tanesi hakkında bile MİT Kanunundan soruşturma açılmamış.

Bütün televizyonlar canlı yayındayken MİT binası açılıyor, istihbaratçılar görünüyor, MİT binaları görünüyor. MİT’in yurtdışı operasyonlarını devletin Anadolu Ajansı servis ediyor.

Biz bile 2015 yılında çıkan Mahrem kitabımızda kumpas davalarına giren MİT belgelerine referans vererek FETÖ’yü anlatmışız.

Uzatmayayım…

Sayın Hakimler;

Mecelle’de “kötü misal emsal olmaz” der. Öte yandan “mücrim sayısı çoğalırsa suç ortadan kalkar” da der.

83’ten beri olan, 2014’te altı çizilen MİT Kanunu öyle bir hale gelmiş ki toprak altında kalmış. Görülüyor ki uzun süredir bizi cezalandırmak için kenarda bekleyenler, onu kazıyıp bizim için çıkardı. Yalnız bu davanın sanıklarına uygulanan bir hukuk yarattı.

KARARINIZDA BUNLAR OLSUN

Sayın Başkan, Sayın Üyeler;

Bir karar vereceksiniz. Ne olduğunu bilmiyorum. Dediğim gibi merak da etmiyorum. Fakat bir beklentim var.

Kararınızda 19 Şubat’tan 3 Mart’taki Odatv haberine kadar binlerce paylaşım, onlarca haber yapıldığı halde neden sadece iki haber, iki mesajın seçilip bu davadaki sekiz kişinin sanık yapıldığının yanıtı olsun.

Kararınızda 19 Şubat’tan 3 Mart’a kadar gerek Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarıyla, gerek Meclis’te yapılan basın toplantısıyla, sağır sultanın bile duyduğu Facebook-Twitter paylaşımlarıyla, Afrika medyasında bile haber olacak kadar aleni hale gelen bir bilginin nasıl gizli sayıldığının yanıtı olsun.

Kararınızda yüzlerce insanın katıldığı, protokolün poz verdiği, MİT Başkanı’nın çelenk gönderdiği, milletvekilinin de belediye başkanının da saf tuttuğu bir cenazenin nasıl sır görüldüğünün yanıtı olsun.

Kararınızda 19 Şubattan 3 Mart’a kadar hiçbir habere ya da paylaşıma erişim engeli bile istemeyen savcıların, 3 Mart gecesi bir anda harekete geçip sabahı bile bekleyemeden polisleri yataktan kaldırıp beni telefonla gözaltına aldırmalarının sebebi olsun.

Kararınızda kendi yazdıkları iddianamelerde bile MİT mensuplarının kimliğini açıkça yazan savcıların bir anda MİT Kanununu fark etmesinin sırrı olsun.

Kararınızda gizli diyerek avukatların bile uzak tutulduğu dosyadan savcıların yandaşlarına nasıl bilgi sızdırdıklarının yanıtı olsun.

Kendim için de bir şey söyleyeyim.

Kararınızda “Odatv Haber Müdürü” olmanın suçlu olmak için yeterli sayılmasının yanıtı olsun.

AÇIKÇA KONUŞULDUĞUNDA ONLAR UTANACAK

Sayın Hakimler;

Bir birkaç satırlık habere, bir de ona düşmanca bir cevap olan soruşturmaya, iddianameye, mütalaaya bakıyorum. 6 insanı aylarca tecrit altında tutan özel infaz sistemine bakıyorum. Gece yarısı yapılan bize özel kanun düzenlemesine bakıyorum.

Bu davanın suçu bulan değil, suçu üreten bir dava olduğunu görüyorum. 

Bu dava kanunların kötüye kullanımıdır. Varlığı suçtur. Kanunun adalet ile karşı karşıya getirilmesidir.

Söyledim…

Biz gazeteciler gerektiğinde “Pro jure contra legem”, “adalet için kanunlara karşı” deriz. Kanunlarla çamurlaştırılan bu bataklıkta, nefes almak için dışarda tuttuğumuz başımızın üstünde adaleti taşıyoruz.

Anlattıklarımız var anlatmadıklarımız var.

Söylediklerimiz var, yarına bıraktığımız sözlerimiz var.

Hatırladıklarımız var, aklımızdan çıkarmamak üzere tuttuklarımız var.

Emin olun, bu soruşturmanın başından sonuna kadar yaşanmış tüm “olağanüstülükler”in bizde yanıtları var. Bir gün açıkça konuşulduğunda eminim ki utanan biz olmayacağız.

Sayın Başkan, Sayın Üyeler;

Bu mahkemede doğal olarak siz yukarıda biz aşağıdayız. Aklımı bu salonun dışına çıkararak, aynı ülkenin sizinle eşit bir yurttaşı olarak sesleniyorum.

Kumpas davalarına bakan hakim, savcı, polislerin herkesçe bilinen iftar buluşmasının fotoğraflarını haberleştirdiğim 2009 yılından bugüne, tam 11 yıldır, çeşitli bahanelerle ağır ceza mahkemelerinde yargılanıyorum. Hapis yattım çıktım, yine yattım yine çıktım, yine yatar yine çıkarım.

Kendim için değil, ülkem için, adalet için tek dileğim; kararınız başından sonuna suç olan bu soruşturmanın, bu iddianamenin, bu davanın, bu mütalaanın devamı olmasın. Bırakın bu suç, bu kağıttan kuleyi kuranların üstüne devrilsin."

Etiketler:
 
Erol Mütercimler, Haliç Üniversitesi'ndeki görevinden istifa etti
 
Çocuk istismarcısı şeyhi kurtarmak için buldukları fotoğraftakiler kim çıktı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Erol Mütercimler, Haliç Üniversitesi'ndeki görevinden istifa etti
Akademisyen Erol Mütercimler, Haliç Üniversitesi'ndeki görevinden istifa etti.
İzmir'de Öztrak endişesi!
Önceki gün İzmir'de Balkan Zirvesi'ne katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı ...
Tutuklu gazetecilere tahliye!
Libya’da şehit düşen MİT mensubunun cenaze törenine ilişkin haber yaptıkları ...
 
Koronavirüs 55 can daha aldı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bugün 55 kişinin daha koronavirüsten hayatını kaybettiğini bildirdi.
TGB üyeleri, Yunanistan'ı protesto etti
Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyeleri, Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'deki tutumunu protesto etti.
İzmir'de eşini bıçakla öldüren adam sonra intihar etti!
İzmir'in Buca ilçesinde karısını bıçakla öldüren kişi, balkondan atlayarak intihar etti. 
 
Batan gemiden son anda kurtuldular! Yunan askeri yardım etmedi iddiası...
İzmir'den İtalya'ya gitmek üzere bindikleri motoryat su alınca denizde ...
İzmir'de 9 Eylül coşkusu... Gökyüzüne ay-yıldız imzası
İzmir'in kurtuluşunun 98. yıl dönümü etkinlikleri, Cumhuriyet Meydanı'nda ...
Selçuk Tepeli ilk bombasını patlattı
FOX TV sunucusu Selçuk Tepeli, köprü ücretlerine ilişkin yaptığı konuşmada ...
 
YAZARLAR
ÇOK OKUNANLAR
FACEBOOK'TA SON KALE İZMİR
TWITTER'DA SON KALE İZMİR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Sokak esnafı korona günlerinde faydalı oluyor mu?

Evet
Hayır
Bilmiyorum

Sonuçları göster Anket arşivi
PUAN DURUMU
ARŞİV
Son Kale İzmir
KünyeKünye Ä°letiÅŸimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri